Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Bumerang Darbe!..

 “Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada en gür sada hakkın ve hakka inananların olacaktır”. (Necmeddin Erbakan)
 
Bumerang Darbe!.. 
 
Darbe, post modern darbe derken bumerang darbe ile de tanışmış olduk…
15 Temmuz başarısız darbe teşebbüsü, tam anlamıyla “bumerang darbe” diye adlandırılabilir… Darbe teşebbüsünde bulunanları vuran, bumerang misali hedeftekileri değil kendilerini vuran darbe!
 
Bu bumerang darbe, bir manada sayısız hayırlara da vesile oldu: 
FETO’nun bir terör örgütü olduğu şeksiz, şüphesiz tescillendi.
Bugüne kadar FETO diye bir ihanet şebekesini kabul etmeyen, inanmayan, tereddüt eden nice cemaat mensuplarının ve sempatizanlarının ufkunun açılmasına, gafletten uyanmalarına;
Devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş, vatan ve millet haini mikropların açığa çıkmasına ve temizlenmesine; 
Türkiye’de her sahada yeniden yapılandırmaya gidilmesine, köklü değişikliklerin yapılmasının önünün açılmasına; vesile oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik gücü perçinledi.
Türk milletinin vatan aşkını, devlet başkanına bağlılığını, yakıp yıkmadan, kırıp dökmeden protesto eyleminin nasıl yapılabildiğini dosta düşmana göstermiş oldu.
***
Darbenin vahameti!..
Gece vuku bulan bir depremin şiddeti nasıl ki gün ağardığında cadde ve sokaklarda enkaz yığınları görülünce daha iyi anlaşılıyor...
Darbe teşebbüsünün vahameti de, bombalanan ve tahrip edilen yerler, darbecilerin ifşaatları, FETO mağdurlarının itirafları, deşifre olan darbe planları görülünce daha iyi anlaşılıyor.
***
15 Temmuz bir milattır!..
Bundan böyle bütün değerlendirmeler, “15 Temmuz öncesi ve sonrası” diye, tasnif edilecektir.
Haliyle Paralel Yapı ve bu yapının sempatizanları da böyle değerlendirilecektir.
 
15 Temmuz gecesi ve sonrası gelişmelerden, eylemlerle alakalı ihanet görüntülerinden, ifşaat ve itiraf haberinden sonra, şayet;
“Tayyip Bey bu cemaat hakkında “Bunlar terör örgütüdür… Bunlara ait kurum ve kuruluşlarla irtibatınızı kesin” derken, Tayyip Beye inanmamıştık. Darbe eylemlerini gördükten, eylemcilerin ifadelerini ve ifşaatlarını okuduktan sonra anladık ki, bizler bugüne kadar bunları gerçekten tanımamışız, gafletteymişiz… Gafletimizden dolayı bizleri af edin!” diyenler olursa, beyanlarına itibar edilmeli… Ve af edilmeli!
 
Lakin bu yaşananlardan sonra ve gelinen noktada, hala malum cemaat sempatizanları, Gülen ve ekibini savunanlar, onlara toz kondurmayanlar bulunuyorsa, bunlar;
Ya darbe sonrası haber ve yorumlara göz ve kulaklarını kapatan,  kafalarını kuma gömen, olup bitenlerden bihaber, ezberlerinin bozulmasını istemeyen gafillerdir... Ya da FETO’da görevli hainlerdir!
 
15 Temmuz sonrası gafillerine, kafalarını kumdan çıkarıp olup bitenleri görüp, sağlıklı değerlendirme yapabilmeleri için belki belirli bir süre daha tanınabilir…
Bu ek süre zarfında hala cemaat sevgisinde ısrar edecek olurlarsa, şeksiz ve şüphesiz bunlar da hainler grubunda değerlendirilmelidir. 
 
***
FETO tasfiyesi…
Devlet yeniden yapılandırmaya giderken önceliği, resmi bütün kurum ve kuruluşlardaki açık ve gizli fetocuları temizlemeye veriyor.
Darbe eyleminin hemen akabinde, ilk 5-10 günlük sürede 40-50 bin personelin tasfiyesi; devletin çok önceden ciddi bir hazırlık yaptığını gösteriyor. Demek ki her şey hazırlanmış, herkes biliniyormuş, sadece bilgisayar tuşuna dokunmak için bir gerekçe bekleniyormuş! Bu darbe teşebbüsü aranan gerekçe oldu.
Hükümet yetkilileri, tasfiye olanlar arsında FETO ile alakalı olmayan, zuhulen listeye yazılmış kişiler olabileceği ihtimaline karşı “kurunun yanında yaşlar yanmayacak” teminatını veriyorlar.
Bu teminat, ümit verici bir açıklama!..
 
Ancak, yaşlar nasıl ayıklanacak?
“FETOCU” kriteri nedir, kimler FETOCU dur?
- Özellikle 15 Temmuz öncesine kadar, devletin faaliyetlerine izin verdiği eğitim kurumlarında  (başka alternatif sahalarda iş bulamadığı için ) çalışmak zorunda kalan çaycısından kapıcısına, güvenlik görevlisinden öğretmenine kadar çalışan bütün personeller; potansiyel fetocu sayılır mı?
 
- Keza faaliyetine devlet tarafından izin verilmiş olan, sırf faizli bankayla çalışmamak için (belki bulunduğu mahalde başka katılım bankası olmadığından) paralel yapının kuruluşu bir katılım bankasında mevduatı bulunanlar, ticari piyasanın gereği olarak bu finans kuruluşundan kredi kullananlar, onların başka faaliyetlerine bakılmaksızın “bu finans kuruluşu ile irtibatlısınız, o halde sizler de onlardansınız” mı denilecektir?..
 
- Faraza, konut teşvikinden istifade ederek ev alan birinin, satıcının malum finans kuruluşuyla çalışmış olması ve onun talebi doğrultusunda ev peşinatını o bankaya yatırmış olması; paralelci damgası yemesi için yeterli sebep midir?
 
- Dahası, FETO hizmetkârlığı ve hainliği velev ki tescilli birinin, o yapı ile hiçbir bağı ve alakası olmayan eş ve çocuklarının, anne ve babalarının, yakın akrabalarının FETOCU damgasıyla lekelenmelerinin önüne nasıl geçilecektir?
 
- Kaldı ki bu tasfiye listeleri hazırlayanlar arasında fetocuların olmadığından nasıl emin olunabilir?
Cumhurbaşkanının, Genelkurmay Başkanının, Bakanların en yakınına kadar girip, kendilerini yıllardır gizleyebilen bu şebeke üyeleri, bu tasfiye listelerini hazırlayan ekibin arasına da sızmış olamazlar mı? 
 
- Devletin paralelcilere karşı tutumunu bilen, hedeflerine ulaşmak için her türlü şantaj, yalan ve iftira malzemelerini mahirce kullandıkları görülen bu şebeke üyeleri; ehliyetli ve liyakatli, masum ve dürüst insanları devlet dairelerinden temizletmek için bu tasfiye listelerini hazırlamış olamazlar mı?
***
Devlette yeni yapılanma…
Devlet kurum ve kuruluşlarında haklı olarak FETO’cu ve şüphelisi elemanlar tasfiye ediliyor…
Ancak onların yerlerine yeni istihdam edilenlerin arasında FETO’cuların olmadığından nasıl emin olunacak? 
***
Sivil seferberlik ilan edilmeli…
Nasıl ki dış düşmanlarla savaş halinde genci yaşlısı, eli silah tutan her vatan evladı bütün imkânlarıyla vatan savunmasına davet ediliyorsa…
 
Devletin iç düşmanlarından temizlenme döneminde de emeklisi çalışanı, esnafı tüccarı, sanatçısı sanayicisi, işçisi çiftçisi, serbest meslek mensupları; tecrübeleri, ehliyet ve liyakatleri ölçüsünde devletin emrinde çalışmaya davet edilmelidir.
 
“Hangi bir kavme Cenab-ı Hak lûtfedecek olursa, onlara, akıllı, fikirli, adaletli padişah verir. Bilakis hangi ülkeyi viran etmek isterse, saltanatı bir zalimin eline bırakır.” (Şeyh Sâdî Şîrazî)
 
 
Vesselam… 
Ahmed Çıtlakoğlu
02 Ağustos 2016 / 29 Şevval 1437
Önceki ve Sonraki Yazılar