Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

İlk yazı, son yazı… Ara yazı…

İlk yazı; yazarlığa yeni başlarken veya bir yerde yeni yazı yazmaya başlanırken yazılan merhaba yazısı…
Son yazı; yazarlık faaliyetini veya mesleğini noktalarken yahut yazı yazılan yerden ayrılırken yazılan veda yazısı…
Ara yazı; yazarlık faaliyetine veya mesleğine nokta değil virgül koyan,  yani bir süre ara verildiğini bilgilendirme yazısı…

3 yıldır, fasılasız, hiç aksatmadan her Pazar, Cenab-ı Hakkın lütfuyla yazmaya devam ettik. Yazılarım www.ahmedcitlakoglu.com şahsi sitemde ve bazı gazete ve haber sitelerinde yayınlandı.
Bu güne kadar yazılarımdan herhangi maddi hiçbir beklentim olmadı. Amatör ruhla profesyonel bir gayret gösterdim…
Siyasî, meslekî, dinî, ahlakî, ictimaî, kültürel; hemen hemen insanımızı ilgilendiren her sahada eleştiri ve tavsiye babında yazılar kaleme aldım.
Eleştiri yazılarımda mümkün mertebe isimlere yer vermeden, isim verilenlerde de şahıslara hakaret etmeden, sadece fiilleri, hadiseleri ön plana çıkarmaya gayret ettim.

25.12.2011 tarihli İlk yazımda: “İnsanımıza hizmeti esas almalıyız. Makam, mevki, servet hizmete dönüşebildiği oranda sahibine şeref bahşeder.
İnşallah bundan böyle, sıhhatimiz ve imkânlarımız elverdiği ölçüde bu “köşe”de mesleki ve siyasi tecrübemizin birikimlerini siz sevgili dostlar ve saygıdeğer okuyucularımla paylaşma gayreti içinde olacağım.
Zamanının kıymetini düşünerek, bir okuyucum “ben bu yazıyı niçin okudum, bana ne faydası oldu?”, “bu yazıyı okumak için harcadığım zaman zayi mi oldu?” suallerine müspet-olumlu cevap bulamazsa, o yazıyı yazmak için benim harcadığım zaman da, bana ayrıla bu köşe de; israf edilmiş, zayi edilmiş demektir. “Zamanınızı nerede harcadınız” İlahi sualine müspet cevap verilemeyecek sorumlu ve vebali bir amel parçası demektir.
Müşterisi olmayan mal! Cemaati olmayan vaiz! Dinleyicisi olmayan hatip! İzleyicisi olmayan TV! Okunmayan  yazar! Allah (cc) muhafaza, ne acı bir haldir!
“Marifet iltifata tabidir. Müşterisiz meta zayidir”
gibi bir tespit ve taahhütte bulunmuştum.

Özeleştiri (Nefis muhasebesi)…
Özeleştiri, insanın kendisini eleştirmesi; düşünce ve faaliyetlerini test etmesi, değerlendirmesidir...
Bir nev’i aynaya bakıp kendine çeki düzen vermektir…
Kem gözlerin zehirli oklarına hedef olmamak için önceden tedbir almaktır...
Ölmeden önce ölmektir (mûtu kable ente mûtu)…

Bütün kurumlar, partiler ve ticarî müesseseler, cemaat ve cemiyetler, ferdî şahıslar; başkaları onları eleştirmeden, başkalarına muhasebelerini yapma fırsatı vermeden, önce kendi muhasebelerini kendileri yapmalıdır. 

İnsanımız iltifattan hoşlanıyor… Muhatabınız haksız da olsa, yanlış da yapmış olsa, eleştirilerden pek hoşlanmıyor… “İyi ki ikaz ettiniz, dikkat çektiniz, farkında değildim, bir hatanın düzeltilmesine vesile oldunuz Allah razı olsun, teşekkür ederim” diyeni bulmak oldukça zor.

Yazılarımızda eleştiri mevzuu yaptığımız şahıslarda, gönül kırıklığı yaşamış olması muhtemel…
Birileri kırılırken, onlara muhalif kişi ve grupların hoşnut olmaları da ihtimal dâhilinde…
Ama bizler, birilerini yermek veya birilerini hoşnut etmek için yazı yazmadık.

Nihayet, 3 yıllık bir süre sonunda, biz de yazarlık muhasebemizi yapalım istedik… Ne de olsa, ser de muhasebecilik var!
-    Eleştiri, teklif ve tavsiyelerimiz muhatapları tarafından acaba nasıl değerlendirildi?
-    Bu süre içinde yazdığımız yazılardan acaba nasıl bir fayda hâsıl oldu?
-    İnsanımıza acaba ne derece katkı sağlayabildi?

Resmin tamamını görmek ve iyi tahlil edebilmek için uzaktan bakmak gerek…
Bir salonun havası, dışarıdan bakılınca daha iyi anlaşılır.

Bugüne kadar yazdığım yazıların artı ve eksilerini değerlendirebilmek için biraz dışarıdan bakılması gerektiğini, bu sebeple düzenli yazdığım haftalık  köşe yazılarıma bir süre ara vermenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Bu vesileyle bugünü kadar yazılarımı, haber sitelerinde ve gazetelerde yayınlanmasına, TV’lerde yorum yapılmasına imkân tanıyan bütün basın mensubu dostlara, yine haber sitelerinde ve sosyal medyada yorum yazarak ve paylaşarak yazılarıma destek veren bütün sevgili okuyucularıma teşekkür ediyorum.

İstemeyerek de olsa, şayet varsa, gönül kırıklığına vesile olduğumuz bütün okuyucularımdan da özür diliyor ve helallik talep ediyorum.
Ben de, yazı hayatım süresinde doğmuş olabilecek bütün haklarımı ilgilere helal ediyorum.
Bu bir veda yazısı değil, bir ara yazıdır!.. Tekrar buluşmak dileğiyle…

“Âlemde zaten vefa yok imiş, yahut şu zamanda herkes vefasız. Kimse yoktur ki; ok atma ilmini benden öğrensin de sonunda beni nişan almasın!”  (Şeyh Sâdî Şîrazî)

Önceki ve Sonraki Yazılar