Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

İt izi karışıklığı ne menem bir izmiş!..

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklamalar ve gözaltlılarla alakalı olarak bir yıl önce “at izi, it izine karışmış vaziyette” gibi bir serzenişte bulunduğunda; 
“Fetö soruşturmalarındaki haksızlık ve usulsüzlüklerden demek ki devlet başkanı da haberdar… İnşallah bundan böyle iz karışıklığı olmayacak ve iz karışıklığının sebep olduğu mağduriyetler de önlenecek(!)” diye sevinmiş ve devlet adına umutlanmıştık…
 
Heyhat!.. Maalesef hiçbir değişiklik olmamış… İz karışıklıkları hala devam ediyor, mağdurlar mağduriyetleri de derinlemesine devam ediyor!
 
***
İşte taze bir misal:
Bir vilayet üniversitesinde öğretim üyesi bir Prof… 
15 Temmuz sonrası meydanlarda o vilayetin milletvekiliyle, valisiyle, bürokratlarıyla, halkıyla el ele, kol kola nöbet tutmuş, meydan konuşmalarıyla halkı motive etmiş bir prof…
Bu öğretim üyesi dava ve gönül eri, üniversitedeki öğretim üyelerinin talepleri üzerine Rektör seçimlerinde aday adayı olur…
 
Mevcut Rektör aday adayları arasında en güçlü isim görülen bu gönül eri, o üniversitedeki Fetöcü müfteri öğretim üyelerinin (ki bu müfterilerin tamamı bilahare ihraç edilirler) iftirasına maruz kalır… fetöcü iftirası üzerine Emniyet’e davet edilen bu gönül eri, ihbarın (iftiranın) asılsız olduğu tespitiyle Emniyet’te serbest bırakılır… 
 
Mahkemeye sevk yok, tutuklama yok… Bilahare gıyabında görülen mahkemede de hakkında takipsizlik kararı verilir.
 
 
***
İşte heyhat, denilecek durum: 
Bu asılsız ihbar (iftira) hadisesinden sonra ilk defa 15 gün kadar önce yurt dışına çıkmak üzereyken havaalanında pasaportuna el konulur…
Bu öğretim üyesi, çalıştığı üniversitedeki öğretim üyeleriyle bir grup olarak devleti temsilen bir anlaşma yapmak üzere yurt dışına gitmektedirler… Gruptaki diğer arkadaşlar yurtdışına gider o gidemez.
 
***
Yurtdışı yasağını yeni öğrenen bu öğretim üyesi, durumu yetkili mercilere bildirir. Fakat henüz bir gelişme olmamıştır.
 
Dahası bu asılsız ihbarla (iftirayla) bu öğretim üyesinin alnına öyle bir damga vurulmuş ki, bu “Fetöcü damgası(!)” bütün vilayetlere tamim edilmiş!
 
Daha da elem verici olanı; hiçbir mülki amir bu öğretim üyesiyle görüşmeye cesaret edemiyormuş!
 
***
Mülki amirler devletin temsilcileridir… 
Devlet millet içindir… Milleti yaşat ki devlet yaşasın. Millet yoksa devlet yoktur.
Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir… Bir insanın gönlünü kıran da bütün insanlığın gönlünü kırmış gibi olur!
 
***
Bazı mülki amirlerin, kendileriyle görüşme talebinde bulunan (özellikle Fetö’den ya kendisi, ya da bir yakını soruşturma geçirmiş) vatandaşlara randevu vermediği iddia ediliyor!
 
Bir mülki amir bir vatandaşa “ben seninle görüşmek istemiyorum” der mi, diyebilir mi?
Bir vatandaşın değil terör örgütünden soruşturma geçirmesi, velev ki tutuklu/tutuksuz yargılansa da berat etse, hatta mahkûm olup cezasını çektikten sonra tahliye olsa; bir mülki amir böyle bir vatandaşla görüşmeyecek/görüşemeyecek midir?.. Bu mümkün olabilir mi?
 
***
Yoksa sevilen ve çalışkan mülki amirleri halkın nazarında küçük düşürmek, devlet millet kaynaşmasını baltalamak, netice itibariyle bu tür eylemlerin faturasını doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kestirmek için kraldan fazla kralcı geçinen birileri perde arkasında icrayı faaliyette midirler?
 
***
Her ne ise, sebep ne olursa olsun, orta da ciddi bir iddia var… Böyle bir iddiayı yetkililerin bilgisine ve tetkikine havale ediyoruz.
 
***
Bu hadiseyi ve iddiaları duyunca, devletim adına üzüldüm… 
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan adına üzüldüm… 
Sayın Cumhurbaşkanının Prof. Unvanına sahip bir dava arkadaşına böyle bir muamele yapılabiliyorsa acaba normal vatandaşlara neler yapılıyor diye, Fetöcülerin ihbarlarıyla (iftiralarıyla) mağdur olan nice vatandaşlarımız adına üzüldüm.
 
***
Lâ tahzen!.. (Üzülme!)
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
 
***
“Eğer Allah sana (herhangi bir yüzden bir keder) bir zarar dokundurursa, onu Kendinden başka hiçbir açıcı (giderici) yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun fazl (u kerem)ini geri çevirici hiçbir (kuvvet) de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok Yarlığayıcı, çok Esirgeyicidir” (Yunus, 107)
 
“De ki: “Allah’ın bizim için yazdığından başkası asla bize erişmez. O, bizim Mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdır.” (et-Tevbe, 51)
 
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim, 42)
 
Vesselam...
Ahmed Çıtlakoğlu 
01 Şubat 2018 / 15 Cemaziyelevvel 1439
 
Önceki ve Sonraki Yazılar