Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ramazan’da açık lokanta ve çayhaneler!..

 Not ediyorum!..
 
Dinden zorlama yok… Herkes dini inancında serbest… Herkes istediği gibi inanır ve inancının gereğini istediği gibi yerine getirir… Oruç tutan tutmayana, tutmayan da tutana müdahalede bulanamaz. Doğru. 
Benim oruç tutmama, namaz kılmama kimse müdahale etmiyor ve edemez ise, ben de oruç tutmayana “niçin tutmuyorsun”, namaz kılmayana “niçin kılmıyorsun” diyemem.
 
Lakin kişilerin, birbirlerinin inancına da saygı göstermesi gerekir… Müdahale etmemek saygısızlığı gerektirmez. Saygı göstermeyene saygısızlık yapılmaz, ama ona saygı da gösterilmez.
 
Eskiden, Ramazan günlerinde açık olan lokantalar ve kahvehaneler belki oruçlulara saygıdan, belki de oruç tutmayanlar görünmesin ve tanınmasın diye işyerlerinin camlarını perde ile kapatırlardı. 
Bugün artık buna ihtiyaç duyulmuyor... Bazı lokantalar, pastaneler, çay ocakları normal günlerden biriymiş gibi cadde ortasına masa açarak servis yapabiliyorlar. Ne oruçluya saygı var, ne de oruç tutmayanların kendilerini gizleme ihtiyacı!
Bu, onların inanç ve ticaret hürriyetidir, nezaket anlayışıdır… Demokratik haklarını tepe tepe kullanıyorlardır… Bunlara diyecek söz yok… Kaldı ki müdahale de edilmiyor zaten.
 
Oruç tutanlar da demokratik haklarını kullanmalı!..
Ramazan ayında sanki hiç Ramazan gelmemiş gibi sigarasını alenen tüttürenlerin, yemeklerini açıktan yiyenlerin, içki içenlerin yeme-içme hürriyetleri kadar, inançlı insanların huzurlu bir şekilde namazlarını kılma ve oruçlarını tutabilme hürriyetleri de olmalıdır.
 
Hiç değilse, oruç tutmayanların demokratik haklarını sınırsız bir şekilde ve pervasızca kullandıkları bir ortamda oruç tutanlar da İslamî sorumluluk anlayışı dâhilinde demokratik (protesto) haklarını kullanmalıdır.
 
İşte bu sebeple, ben de bir Müslüman olarak onları protesto hakkımı kullanmak istiyorum:
Not ediyorum!..
Başkaları ne yapar bilmem, şahsım adına ifade edeyim ki ikamet ettiğim mahalde, yürüdüğüm cadde ve sokaklarda oruçlu halimle bana saygı göstermeyen, hatta sanki alay edercesine açıktan gündüzleri yeme-içme servisi yapan bu işyerlerini özel olarak not ediyorum!..  
 
Müslüman’a ve İslam’a saygı göstermeyen hatta yerine göre istihza eden bu işyerlerini iyi tanımalıyım ki Ramazan’dan sonra bu lokantalara, pastanelere ve çayhanelere girme gafletine düşmeyeyim! 
Aksi halde Ramazan’a inancı ve Müslüman’a saygısı gereği işyerlerini Ramazan ayı boyunca gündüzleri kapatan işyerlerine haksızlık ve saygısızlık edilmiş olur.
 
Ramazan’da gündüzleri lokanta ve çayhanelerini kapatan işverenleri tebrik ve takdir etmek gerekir…
Yine ifade edeyim ki işyerlerinin camına “iftar ve sahurda açığız” levhalarını asan lokantaları da özellikle not ediyorum…
Bu inançlı ve oruçluya saygılı işyerlerini not etmeliyim ki Ramazan’dan sonra yemek yiyebileceğim lokanta adreslerini de karıştırmamış olayım!
Bu tavır, inanmayan ve oruç tutmayanları protesto değil İslâm’a ve oruç tutanlara saygı göstermeyenleri protestodur!
 
***
Müslümanlık sadece oruç tutmak ve namaz kılmaktan, Hacca gitmek ve Zekât vermekten ibaret değildir… 
Müslüman sevdiğini Allah için sevmeli… Buğz ettiğine de Allah için buğz etmeli.
Müslüman; 11 ay boyunca inancıyla alay eden, kendisini küçük düşürücü haberler ve yayınlar yapan gazete, radyo ve televizyonları da iyi tanımalı ve yeri geldiğinde protesto etmesini bilmeli… 
 
Müslüman; inancına ve kendisine saygı göstermeyen işyerlerinden alış-veriş yapmanın, onların markalı ürünlerini almanın; onlara maddî destek sağlayıp onları daha da güçlendirerek gelecek günlerde Müslümanlara daha fazla hakaret ve saygısızlık yapmalarına imkân sağladığını bilmelidir. 
Bu tür firmalara maddi destek vermek; İsrail menşeli malların karşılığında verilen paraların Filistinli-Gazzeli Müslümanlara top ve mermi olarak yağmasına vesile olmak gibi bir şeydir. 
 
Müslüman’ın nasıl tavır koyması gerektiğini sevgili Peygamber (sav) Efendimizin tavsiyelerinden öğreniyoruz:  “Sizden biriniz çirkin bir iş görürse, onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse, diliyle uyarsın; buna da gücü yetmezse, kalbiyle nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”( Müslim, İman, 20.)
Onların bu saygısızlığına en güzel tavır; onlarla alış-veriş bağlarını kesmektir… 
Umulur ki onların menfaatine dokunan bu tür protestolar neticesinde gelecek yıllarda belki onlarda Müslüman’a saygılı olmayı öğrenirler!
***
Üzülerek ifade edelim ki, Avrupalı gayrimüslimler Ramazan ayında oruç tutan Müslümanlara bizim yerlilerden daha saygılı davranıyorlar… 
Avrupa ülkelerinde çalışan işçilerimiz anlatıyor: “Çalıştığımız yerlerde gerek işyeri sahibi gerek sair yabancı işçiler oruç tuttuğumuz günlerde yanımızda yemiyor ve içmiyorlar. Niçin yemiyorsunuz, dediğimizde, sizler oruçlu iken sizin yanınızda yememiz hiç hoş olur mu?.. Sizleri rahatsız edemeyiz, diyorlar.”
 
“Sakın insanların kötüsü ile iyisi senin yanında eşit olmasın. Zira eşitliğin böylesi iyileri iyilikten soğutur, kötülerin de fenalığa meylini devam ettirir.” (Hz. Ali)
 
Vesselam…
23Haziran 2015 / 06 Ramazan 1436
 
Önceki ve Sonraki Yazılar