Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Sultan III. Abdülhamid: Recep Tayyip !

 Önce imam sonra cami… 
Milletin adamı, milletin camisini millete açtı…
Sayın Cumhurbaşkanı kendine yakışanı yaptı… Ecdadına ve milletine yakışanı yapıyor.
Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesine karşı çıkanlar her dönemde ecdadına ve onun manevi değerlerine karşı olanlardır. 
Osmanlı ecdadımızın yaptığı külliyeleri, yapıldığı dönemin iktisadî ve siyasî şartlarına göre değerlendirdiğimizde bugünkü Beştepe Külliyesi daha iyi anlaşılacaktır.
Aslan yattığı yerden, kişi oturduğu yerden belli olur!.. Bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğinin aynasıdır.
 
İsrail ve onun paralı askerleri çıldırmasınlar da ne yapsınlar!.. 
Cennet mekân Sultân Abdülhamid’i tahttan indirenler, onun manevi mirasını ihya gayretinde olan Recep Tayyip Erdoğan’a nasıl tahammül etsinler?
Ama ne çare!.. Firavun ki Musa’ya mani olamadı… Nemrut ki İbrahim’i yakamadı!
 
Cuma imamı Recep Tayyip!..
Hanefi mezhebinde Cuma namazının kılınmasının farz olması için aranan şartlardan birisi de Cumayı kıldıracak olan imamın sultan veya onun görevlendireceği bir kişi olmasıdır.
Sultan, kelime olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir… İktidar sahibi demektir. Bir yerin en yetkili amiri anlamında kullanılır. Bu anlama göre bir devlet başkanı o ülkenin sultanıdır… Vali ilin sultanı, Kaymakam ilçenin sultanıdır.
Ömer Nasuhi BİLMEN, Büyük İslam İlmihalinde Cuma namazının edasının şartlarını zikrederken der ki;“Cuma namazını veliyyülemrin (devlet başkanı, vali) veya naibinin (izin verilen) kıldırmasıdır. Şöyle ki, Cuma namazını ya en büyük veliyyülemr veya onun izniyle diğer bir zat kıldırmalıdır.”
 
Diyanet İşleri Başkanlığının ilmihalinde ise “Cuma namazı kılmak için devlet başkanının izninin aranması şartı eski siyasî içeriğini kaybetmiş olduğu için günümüzde bu şartı aramaya gerek kalmamıştır. Öte yandan, bu şartın hâlâ geçerliliğini koruduğu düşünülse bile, bir ülkede camilerin yapılmasına izin verilmesi, imamların maaşlarının devlet tarafından ödenmesi, Cuma namazının kılınması için de izin sayılır ve şart yerine gelmiş olur” denilmektedir. 
Diyanetin bu fetvası; her ne kadar devlet başkanının Cuma namazı kıldırmış olmamasının Cuma namazı farziyetini kaldırmadığına dair bir açıklama ise de, aynı zamanda devlet başkanının Cuma namazını bizzat kıldırmasının şüpheleri ortadan kaldıracağına da bir işarettir.
 
Öyle ümit ediyoruz ki, aynı zamanda imamlık ehliyeti ve liyakati de olan Sayın Erdoğan, kısa bir zaman diliminde Milletin Camisinde Cuma ve Bayram namazı da kıldıracaktır… 
Bu, Yeni Türkiye’nin yeni bir açılımı olacaktır…
Bu, Başkanlık sisteminin ehemmiyetinin daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır.
Bu demektir ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
 
Öyle ümit ediyoruz ki bundan böyle;
- Ehliyetsiz ve liyakatsiz kişiler seçimlerde aday gösterilmeyecek, teşkilat yönetimlerine alınmayacaktır!..
- Seçimlerde küstürülüp partisini terk eden seçmenlerin gönülleri alınacaktır!..
- İktidar ve parti imkânlarını kendilerine ve yakınlarına peşkeş çekenler yönetimlerden ve yetkili makamlardan uzaklaştırılacaktır!
- 7 Haziran tablosuna zemin hazırlayan ve vesile olanlar tasfiye edilecektir!
- Kanat önderleri ve ilim ehliyle istişareye önem verilecek!
“Padişah Abdülhamid sayesinde Batı âlemi, bilhassa Dışişleri teşkilatları; Halifeye, İslâm âleminin Papası gözüyle bakıyorlardı. Onun bu sıfatla kullanabileceği nüfuzdan çekiniyorlar, hattâ korkuyorlardı.” (Wanbery)
 
Vesselam.
07 Temmuz 2015 / 20 Ramazan 1436
 
Önceki ve Sonraki Yazılar