KPSS CİNAYETLERİ

 

Yazının başlığı mübalağa gelebilir, keşke mübalağa olsaydı. Bugün bu ülkede KPSS nedeniyle ne hayatlar, ne ümitler sönüyor. Teşbih biraz sıra dışı gelebilir ama ben işin ciddiyetini tespit adına bu teşbihi yapacağım: Suriye devletinin vatandaşına yaptığı ile devletimizin kendi evlatlarına yaptığı aynı şey. Yazının devamında ne demek istediğim daha iyi anlaşılmış olacak sanırım.

Bir insan düşünün; doğuyor, büyüyor, hayaller kuruyor, hayatı anlamak, anlamlandırmak ve hataya tutunmak için, devletine-milletine hizmet için yıllar yılı okuyor. Hesapta büyük adam olacak; büyüyor, adam da oluyor ama tam bir umutsuz vaka.

Devlet yıllar yılı eğitim deyince başörtüsünü, laikliği, ideolojiyi merkezine aldı. Siyasi çekişmelerin arenası oldu eğitim. Fakat hiç kimse bu sektörde yetişen, ülkenin en önemli zenginlik kaynağı olan gençliğine, bu gençliğin geleceğine ışık yakmadı. İstihdam denen şey, seçimler öncesi gövde gösterisinden ileri gidemedi. Eğitimi geliştirmek denince okul açmak, teknoloji satmak akla geldi. Her ile üniversite ile ele aceme hava atmak marifet oldu.

“Ne yapalım, çok mezun var, bizim istihdam olanaklarımız yeterli değil” diye cevap alırız çoğu zaman. Peki, sormak lazım, mezuniyet kontenjanlarını ihtiyaç fazlası olarak belirleyenler mezunlar mıdır? Devlet, vatandaşını koca bir hiç için mi yetiştiriyor? O halde bu düpedüz yolsuzluktur. Hem emekten, hem maldan hem candan çalmaktır. Yazık değil mi?

Gençliğe bu elim kaderi yaşatanlar gençlerin haleti ruhiyelerinden haberdarlar mı acaba? Ben bir şekilde mezuniyet sonrası sömürüle sömürüle özel sektörlerde istihdam olundum çok şükür. Fakat öyleleri var ki yaş olmuş 35, halen bir meslek edinebilme derdinde, seneden seneye KPSS koridorlarında koşuyor. Kimi yuva kuracak, nasipse bir sonraki KPSS’den sonra, diyor. Kimi koca adam olmuş utana sıkıla babasından anasından harçlık alarak KPSS kurslarında sürünüyor. Kimi gururunu ayaklar altına alarak, itibarlı bölümlerden ya da üniversitelerden mezun olduğu halde, üç kuruşluk işlerde günü kurtarmaya bakıyor. Kimi özel sektörlerde asgari ücretlerle çalışıyor. Sayıp dökebiliriz örnekleri… Velhasıl gencecik hayatlar güneş görmeden gecede doğup gecede ölüyor. Peki, bunu kim yapıyor. Maalesef cevap: sosyal ve ekonomik haklarımızı koruyan demokratik, laik, sosyal hukuk devletimiz.

Denebilir ki, otursunlar, çalışsınlar, KPSS sınavını kazansınlar. Nasıl kazansınlar? Bugün mesela bir resim öğretmeni adayı, bir Türkçeci kadar Türkçeyi, bir matematikçi kadar matematiği, bir geometrici kadar geometriyi, bir tarihçi kadar tarihi, bir coğrafyacı kadar coğrafyayı, bir hukukçu kadar anayasayı, bir eğitim uzmanı kadar eğitim bilimlerini yalayıp yutmalı ki bir netice alabilsin. Neredeyse derece yapması gerekir. KPSS 3’den 87 alan matematik öğretmeni bir arkadaşım puanının geçerliliğinin bitimine ramak kala memur olarak ancak atanabildi ki o da sözleşmeli. Buradan hesaplayın gerisini.

Öte taraftan bu sınav öyle bir sınav ki ters giden en ufak bir şey koca bir yılı sıfırlayıp yeni bir sıfıra hazırlanmak anlamına geliyor. Tıpkı bir bombayı imha etmek zorunda olan birinin mavi kablo mu, kırmızı kablo mu tereddüdünü yaşaması gibi bir panik içinde olabiliyor gençlerimiz. Nasıl olmasın zaman aleyhine işliyor, her şey KPSS’ye bağlı.  

Yazdığımız bütün bu senaryolar canlı canlı yaşanırken rical-ı devletin mütemadiyen büyüyen güçlenen Türkiye diye gurur dolu duruşları ihtiyarlaşan gençlerimiz için fakirin ekmeği olmaktan ileri gidemiyor. Madem büyüyor ve güçleniyoruz, o halde boynu bükük gençlerine bir selam versin de devletimiz okumuşlarımızın gururu iade edilmiş olsun.

Her yıl skandallarla gündeme gelen KPSS artık canlar yakmasın, umutları söndürmesin, gece doğmuş olabilirler gençlerimiz, ama güneç görmeden ölmesinler…  

Şimdi Suriye teşbihi anladınız sanırım…

Önceki ve Sonraki Yazılar