Davutoğlu'nun Mihenk Taşları

Öncelikle çok değerli hocamız, bakanımız ve müstakbel başbakanımız Sayın Davutoğlu'nu yeni görevi için kutlar ve bu görevin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden dilerim.
Geçen hafta Davutoğlu'nun tam bir Anadolu kadını olan ablasına mikrofon uzatmışlar. Söylediğini aynen aktarıyorum: "Babam onun siyasete girmesini çok istiyordu ama o her seferinde siyaseti düşünmediğini, belki en fazla onlara danışmanlık yapabileceğini söylerdi." Takdir-i ilahi, şimdi tam da siyasetin tepesinde bir isim oldu.
Bir süredir başbakan kim olacak sorusu zihinlerimizde cevap arıyordu. Davutoğlu, adı geçen muhtemel adaylardandı, hatta en muhtemel adaydı. Çünkü; 
Taviz vermemede kararlı olunan üç dönem kuralına en uygun düşen isimlerin başındaydı. Ki Davutoğlu'nun bu açıdan daha el değmemiş iki dönemi daha var. 2023'e Davutoğlu ile girme ihtimali bile yadsınamaz.
17 Aralık ve 25 Aralık darbe teşebbüsünün oklarından biri de doğrudan Davutoğlu’nun şahsında dış politikamız hedef almıştı. Yani Davutoğlu bu süreçte mağduriyeti en kritik noktada yaşayan isimlerden biri olarak meselenin ciddiyetini biliyor. Ki Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetine binaen Davutoğlu isabetli bir tercih. 
Türkiye özellikle "one munite"den sonra dış politikada hem özgün bir yöne doğru yol almış hem de bölgesinde merkez haline gelmiştir. Ki bu politikaların aktif mimarlarından biri de şüphesiz Davutoğlu olmuştur. Böylesi bir sürecin tam da göbeğinde iken Davutoğlu'na olan ihtiyaç daha da artacaktır. 
Gerçi ben Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde dış politikanın daha çok Erdoğan merkezinde şekilleneceği kanaatindeyim. Ki böyle olması Davutoğlu hükümeti için çok daha isabetli olacaktır. Çünkü hükümetin geleceğini dış politika değil proje tabanlı istikrar ve istihdam paralelinde ekonomi belirleyecektir.
12 yıllık geçmişimizde AK Parti ile Erdoğan neredeyse birbirinin eşiti olarak yansımış kamuoyuna. Şimdi Erdoğansız bir AK Parti kendi kurumsal kimliği ile test edilme aşamasında. Eğer 2015 seçimlerinde rüştünü ispat etmeyi başarırsa bu sonuç Türk siyasi hayatımızda 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarını daha da reel hale getirecektir.
Davutoğlu hükümetinde 2015 seçimleri çok çok önemli. Emanetçi bir başbakan mı, gölge bir başbakan mı? Bu sorular cevap arayacak. Parti tabanının bilinçaltında 2015 seçimlerinde Sayın Abdullah Gül de var. Eğer Davutoğlu bekleneni veremezse alternatif aday Gül olacaktır. Öte yandan Erdoğan'ın gölgesinde bir başbakan ile Erdoğan'dan tamamen arınmış bir başbakan da tabanı rahatsız eder. Bu ikisi arasında kendi olabilen bir başbakan çok daha makbul olacaktır.
Diğer yandan 2015 seçimlerinde de AK Parti mevcut oranını korur ya da arttırırsa bu durum muhalefet partileri için tam bir kâbus olacaktır. Sadece liderlerini değil, bütün sistemlerini yeniden reforme etmek zorunda kalacaklardır. Aslına bakarsanız muhalefetteki reformlar siyasi hayatımız için de büyük kazanımlar olacaktır. 
Gerçi 2015 seçimleri AK Parti'nin geleceğini garanti altına almaz. Bence millet her halükarda 2015 seçimlerinde AK Parti'ye yetkiyi verecek, fakat sonrasında kenara çekilip her detayı en ince detayına kadar kritik edecek. Erdoğan döneminden çok daha titiz olacak seçmen. Eğer beklentiler olumlu karşılanırsa AK Parti 2053 olmasa da 2023'ü garanti edebilir. Yok karşılamazsa muhalefete gün doğar.
Davutoğlu hükümeti hem parti disiplini, hem istikrar, hem de istihdam üçgeninde bir yandan kendi geleceğini, bir yandan parti geleceğini, öte yandan ülke geleceğini arayacak.
Tekrar başarılar dilerim…
 
Önceki ve Sonraki Yazılar