Gün, Hilafet Sancağı Altında Kardeşliğimizi İlan Etme Günüdür

 Hilafetsiz geçirdiğimiz geçen yüz yılda İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı dinmiyor. Hâlihazırda Halep’te yaşananlar zincirin son halkası. Hilafetsiz İslam dünyasının Halep'i bundan ibaret.
Hayal edin ki Hristiyan kulübünden bir memlekette kaos ve şiddet var. Üstelik o kaos ve şiddetin tertip ve kaderini tespit işinde İslam dünyasından bir devlet başat aktör. Hayal edemezsiniz tabi. Fakat biz tam aksini yaşıyoruz. İslam beldelerinde kaos ve şiddet olacak ve işin içinde Hristiyan kulübünün efendileri olmayacak. Böyle bir şeyi de hayal edemezsiniz. Bizi bizle baş başa bırakmıyorlar. İçimizdenmiş gibi görünen hain ve zalimlerle kendilerini maskeleyip iş kotarma peşindeler.  
Bizleri evvela başsız sahipsiz bıraktılar. Parça parça eylediler. Parçaları birbirine düşman eylediler. Mezhepleri savaş gerekçesi olarak pişirdiler. Kurgulanmış dini temelli hizipler oluşturup terörü ve savaşı İslam’ın kendisiymiş gibi pazarladılar. Etnik unsurları kullanarak “siz ayrı ve farklısınız” dediler. Güçlenmemize ve zenginleşmemize asla müsaade etmediler, müsamaha göstermediler. Kan ve gözyaşı üretecek her türlü teşebbüs ve teşekkül için silah ve cephane temininde sınır tanımadılar.
İslam coğrafyasında her türlü fitne ve fesadın rahatlıkla organize edilebildiği bir zemindeyiz. Gelinen bu noktada bin çeşit İslam türedi. İslam, İslam olmaktan çıktı. Müslümanlar gâvur kılığıyla kendi özüne yabancılaştırıldı. 
Eğer bugün, bütün İslam coğrafyasını iri ve diri tutabilen devasa birliğin timsali hilafet sancağımız olsaydı ve söz konusu hilafet sosyal-siyasal-ekonomik ve askeri anlamda kendi vizyon ve misyonunu üstlenebilecek bir otoriteyi temsil etseydi biz bize yeterdik. Bizden olmayanların bizim istikbalimize dokunmalarına müsaade etmeyebilirdik. 
Cumhuriyetimizin temellendirilmesi esnasında 3 Mart 1924’te Hilafetin kaldırılmasının sebepleri üzerinde durmayacağım. O vakit dönemin şartları gereği belki böyle bir yola girilmiş. Bu vesile ile hilafetsizliğin ne getirip ne götürdüğünü tecrübe etmiş olduk… 
Hilafetin yokluğu, tekke ve zaviyelerin kaldırılması 15 Temmuz gibi bir garabete mani olamamışsa, Adnan Oktar gibi şarlatanlar bu ülkenin bir gerçeği olmuşsa, İslam adına yol tutmuş merdiven altı misyoner ve ajanlar İslam’ı ve Müslümanlığı itibarsızlaştırmışsa, DEAŞ gibi, El-Kaide gibi, Taliban gibi gayri İslami projeler ile İslam ve terör aynı tezgâhta harmanlanmışsa, başı sonu belli olmayan dayanaklarla aynı kültür ve medeniyet havuzunun insanları birbirlerine yabancılaştırılmış ve hatta düşmanlaştırılmışsa, Türkiye olarak biz ne batılı ne doğulu olarak arafta bırakılmışsak, biz laikiz deyip Müslümanlığı zül gördüğümüz halde Batlı laikler Hristiyanlar kulübü olmaktan vazgeçmemişse, biz parçalandıkça Hristiyanlar kulübü dev birliklerle kenetlenmişse ve daha sayamadığım onlarca gerekçe ortada dururken hilafetin yokluğunu kâr kabul etmek ya beyhude bir teselli ya da sinsi bir emelin tezahürüdür.
Nasıl ki vakti zamanında hilafetin kaldırılmasını gerektiren sebepler mevcut idiyse bizatihi bu gün de hilafetin yeniden tesisi için sayısız gerekçeler mevcuttur. Her şeyden evvel Rabbimizin İnnemâl mu’minûne ihvetun (Muhakkak ki bütün Müminler kardeştir. Hucurat-10) buyruğuna uygun olarak ümmetin birliğini ve dirliğini sağlamak mecburiyetindeyiz. 
Muhakkak ki Hilafeti elimizden alan güç, onun yeniden tesis edilmemesi için elinden gelen gayreti ortaya koyacaktır. Bu dahi hilafetin gerekliliğinin yegâne haklılığına işarettir. Hilafete Batı kendi hile ve desiselerinin el Hakk tarumar olacağından endişe ettiğinden mani olmanın yollarını arayacaktır. 
Mümkün olur ve hilafet yeniden tesis edilirse din adına hiçbir kontrolsüz hareket İslam’ı kirletemeyecek, İslam coğrafyası üzerinde bizden olmayan hiçbir el kader vazifesi göremeyecek…
Bu vesile ile sadece Halep’i kurtarmış olmayacağız. Üzerimizde hesap yapan kan ve gözyaşının müsebbibi tüm Nemrut ve Firavunları içimizden def edeceğiz. Hainler ve zalimler aramızda kol gezemeyecekler.
Gün, ben Müslümanım diyen herkesin Hilafet sancağı altında kardeşliğini ilan etme günüdür. 
Allah’ın Nusret eli üzerimizden eksik olmasın…
 
Önceki ve Sonraki Yazılar