Terörü Bitirmenin Formülü Budur

 Tarih içinde şiddet-terör faaliyetlerinin özellikle iletişim teknolojisi ile benzer bir seyre sahip olduğuna dikkat etmişsinizdir.
Benzer bir seyir var, çünkü terör hadiselerinin en temel hedefi; tırnak içinde: "Ses Getirmek"tir. Sesin şiddeti ölçüsünde hedef seçilen kitleye, kesime, kişiye, kuruma, hükümete, devlete ya da dünyaya mesaj verilir. Bazen başka bir merciin taşeronu olarak, bazen hiçbir mesaj olmadan da terörler gerçekleşebilir.   
Sanki sosyal medyayı haber verir gibi "Ağzı olan konuşuyor" sloganıyla meşhurlaşan, bir zamanların reklamını hatırlarsınız. Gerçekten de şimdilerde hepimiz, özellikle sosyal medya ile; "Ben varım, ben buradayım, beni fark edin" gayeleriyle olmadık hallerle dikkat çekmeye çalışıyor, konuşuyoruz. Sosyal medya deyip de geçmemek lazım; Devlete isyan organizasyonu düzenleyebilecek kadar etkili olabiliyor.
İnsanlar sırf dikkat çekebilmek için cinayet işliyor. Ulusal haberlere konu olabilmek için hırsızlık yapıyor. İntiharını medya malzemesi yapmaya çalışanları hatırlatalım. Kimi meşhurlar bir süre adları duyulmayınca şaşılacak magazinler ürettikleri artık hepimizin malumu. İyi ya da kötü fark etmez, bir şekilde insanlar beni tanısın, diyenlerin sayısı günden güne artıyor.
Bu örneklerden neden bahsettim? Çünkü sıradan bir insan için bu türden toplumsal beklentiler ile şiddet ve terörün beklentileri pek farklı değil. Şiddet ve terörde, iyi-kötü fark etmez, bir şekilde kendinden bahsettirmek istiyor, korku ve endişe yaymak istiyor, tedbirler alınırken dahi level atlamış heyecanı yaşıyor. Eminim ki eylemleri sırasında ve sonrasında bütün basını taranıyor, kim ne demiş, kim ne yazmış, kim ne yapmış, hangi programların konusu olmuş, haberlerde kaçıncı sırada, ne kadar süre verilmiş vs. hepsi keyifle takip ediliyordur. 
Hal böyleyken formülün özü anlaşılmıştır sanırım; Biz, amacı kötü ve çirkin olan her nevi şiddet, terör, eylem, hal ve kişileri hiçbir surette gündemde tutmamalıyız. Ne ulusal, ne yerel basın, ne sosyal medya ne de kişi olarak böylesi şeyleri hiç olmamış gibi görmeli (Ki böyle durumları hukuki mercilere bildirmek, yetkili ve ilgililere iletmek kamu güvenliği ve yararımız için milli bir vazifemizdir.), yani amaçlanan sansasyona, propagandaya, infiale, kaosa imkân vermemeliyiz ki yapılanlar kimsenin yanına kar kalmasın. Eylemlerine rağmen toplumda en ufak bir dalgaya dahi sebep olamayan teröristler bir süre sonra kendi kendilerine infilak edeceklerdir.
Birçok tecrübeye sahip olan milletimiz çok şükür ki kendisi üzerinde oynanan oyunları tespitte ve ayırt etmede mahirleşmiştir. Fakat yine de karşılaştığımız şiddet ve terör hadiseleri istikbaldeki yürüyüşümüzü yavaşlatmaktadır. Ki onlara amaçladıkları toplumsal zemini vermezsek yavaşlatamazlar da.
Hangi inanç, köken, grup ya da ideolojiden olursak olalım güvenlik her birimiz için gerekli. Şiddet ve terör başka inancı, başka kökeni, başka grubu ya da ideolojiyi hedef seçti diye sevinmek, desteklemek, hatta sessiz kalmak şiddeti ve terörü beslemek anlamına gelir ki o yılan bir gün sana da dokunur. 
Tekrar ifade edeyim. "Hatta sessiz kalmak" derken terörü kınama anlamında tehditler savurmayı kastetmiyorum. Terörü ve teröristlerin hamlelerini boşluğa ve sessizliğe itmeyi işaret ediyorum. Teröristler eylemlerini alkışlanacağız umarıyla yapmazlar zaten. Aleyhteki infial ve acının şiddeti onları daha çok memnun eder. Ki gerçekten de böylesi olaylar yaşandığında insanın kendini tutması ve susması pek kolay bir iş de değildir. Fakat şiddet ve terörü bitirmelin formülü; onların bütün hamlelerini boşluğa ve sessizliğe itmektir.
Bu tedbir yasal olarak da sosyal bilinç olarak da sağlanmalıdır. Basın özgürlüğü güvenlikten daha imtiyazlı bir seçenek değildir. Sağlık ve güvenlik toplumsal huzurumuz için en temel esastır. Kimse başkasının özgürlüğünü yok sayacak kadar özgür olamaz. Hele milletine, devletine rağmen daha özgür hiç olamaz.
Hâsılı;
Tecrübeleri ile marifet sahibi olan milletimiz bu yolda da şiddet ve terörün kökünü kazıyacağından hiç kuşkum yoktur.  
 
Önceki ve Sonraki Yazılar