YENİ VİZYON VE MİSYONU İLE ÖZLENEN TÜRKİYE

rkiye sadece bizim için değil, dünya gündeminde de her yönü ile dikkat çeken bir ülke durumuna gelmiştir. Her geçen gün üstün bir özgüven ile yolunda emin adımlarla ilerliyor çok şükür. Batının karşısında iki büklüm duruşumuzdan usanmıştık. Üst üste yaşanan uluslar arası ekonomik krizlere rağmen ortaya koyduğumuz başarılı direnç ve ekonomi devlerini dahi şaşırtan büyüme ile göz kamaştırmakta. Artık Türkiye gelişmekte olan bir ülke değil, dünya devlerinin arasında gelişmiş bir ülkedir. Vizyonu ve misyonu değişmiş yepyeni bir oyun kurucudur.
21. yy başlarından itibaren dünya toplumlarında önemli değişimler yaşanıyor. Belli ki kimi iktidar sahipleri bu değişimi gerektiği şekilde okuyamamışlar ya da işlerine öyle gelmiştir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan sivil itaatsizlik monarşik diktaların tahtını altüst etmeye kararlı. Türkiye etrafında cereyan eden bu hadiselere gerekli dikkat ve hassasiyeti göstermiştir. Dikta sonrası yönetim için bir model olarak dikkat çekmektedir. Nihayetinde bizim bayrağımız altında toplanmış, aynı inancı ve tarihi paylaşan milletleriz. Yıllar yılı düşmanlık ve ihanetle suçlayarak mesafe koyduğumuz bu coğrafyada ezberin bozulması gerekiyordu ve bunu Erdoğan döneminde başarmış olduk.
Başbakan “one minute” ile herkesin ve özellikle Ortadoğu’nun dikkatini çekmiş, sonrasında ise zorba iktidarlara karşı halkın yanında olmayı tercih ederek adeta Arap dünyasının sembol lideri haline gelmiştir. Kimin zoruna gider bilmem ama Erdoğan sadece Türkiye’nin değil, birçok dünya milletlerinin lideri durumuna gelmiştir.
Türkiye uluslararası platformlarda dahi mağdurun yanında olmayı net ve dik duruşu ile göstermesi mağdur millet ve devletlerin Erdoğan’a güvenini arttırmıştır. Erdoğan da kendisine yönelik beklentilerin farkındadır. Ufkunu ve penceresini geniş tutmaktadır.
BM Genel Kurulunda yaptığı konuşma tarihi bir konuşmadır. Türkiye’nin vizyonunu ve misyonunu herkes görmüş oldu. Dünyanın İsrail’e karşı ezber bozucu ifadelerinden tutun da BM’nin uluslararası politikalarındaki tutarsızlıkları ve tutumlarındaki standartların evrensel olmayışına kadar birçok kuşatıcı konuyu gayet ölçülü ve net bir biçimde ifade etmiştir. Bölgede olayları ve durumları göz ardı etmeyen net bir lider var. Bundan böyle kendini dev bilenlerin Türkiye’ye rağmen bölgede gelişigüzel politikalar takip etmeleri zor olacağı mesajını da vermiş oldu.
Ben bu performansların ve gelişmelerin siyaset üstü olduğuna inanıyor, milli bir mesele olarak görüyorum. Bu yüzden basit parti hesapları ile yüz ekşitmenin insafsızlık olacağını düşünüyorum.
Türkiye’nin yeni vizyonu ve misyonu bundan böyle iktidar adaylarını da bağlayıcı boyuttadır. Artık hiçbir Türkiye cumhuriyeti hükümeti sadece iç politika ile sınırlı kalamaz, sadece günü kurtarıcı politikalarla milleti tatmin edemezler. En az on yıl, on beş yıllık plan ve programlarla vizyonlarını ortaya koymalıdırlar. Şuan ki hali ile muhalefet partilerimiz hakkında sırf polemikler üzerine inşa ettikleri siyaset nedeniyle halkımız nazarında iktidar adayı olmadıkları kanaati hakimdir. Bence ilk bu görüntüyü değiştirmek gerekir.
Ak Parti hükümeti ülkenin yönetimini güçlendirmiştir ama kolaylaştırdığı yönler de vardır. Son yıllarda iyice damarları tıkanan Ergenekon örgütünün kıskıvrak operasyonlarla etrafının alınması en çok siyaset kurumunu rahatlatacaktır. Belli ki bu güne dek illegal derin yapılar iktidarlar ve siyasi partiler üzerinde muktedirdiler. Muktedir olamadıkları zamanlarda ise çeşitli tezgâhlar kurup darbe girişimlerinde bulunuyorlardı. Nihayet bomba ellerinde patlamış ve bir daha aynı gücü bulmaları hayal olmuştur. Bundan böyle siyasi otoriteler ülkenin geleceğinde daha da büyük bir sorumluluğa ve güce sahip olacaktır.
Gündemimizde olan yeni anayasanın bütün bu tecrübe ve beklentilere cevap verebilecek nitelikte hazırlanması için önemli bir fırsatın eşiğinde olduğumuzu bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.    
Yeni yasama yılımız milletimiz ve vatanımız için hayırlı olsun.
Önceki ve Sonraki Yazılar