SÖZ USTALARI SUSTURULDU MU?

Nasıl oluyor da ekseriyet mutsuzluğunu itiraf ediyor?

Bir örgütün yandaşı olması gerekir ve yandaşların mutlu olması beklenir.

Aynı örgütün muhalifi olması gerekir ve neyi beğenmediğini ilan etmesi lazım.

Sosyal bilimciler ne der bilmem ama, herkesin mutsuz olduğu örgütte nasıl bir durum vardır. Bu durumun herkes tarafından eleştirilmesinin açıklaması nedir?

Her yeni idarenin kendi doğrularını yürürlüğe koymak istemesi doğaldır. Zira tercih edenlerin tercihi, tercih edilenin de görev ifası anlamına gelir de ondan.

Bu durumda Milli Eğitim Bakanlığı personelinin en az %50’sinin mevcudu alkışlaması gerekmez mi? Yenilenen güzelliklerin desteklemesi gerekmez mi? Hadi bir kısmının beğenmediğini farz edelim, karşı cepheden bazı bireylerin beğendiği eylem olması gerekmez mi?

Eğitimde değişim ve yenileşme şart. %50 destekle değişimi yöneten icranın başını neden bu kadar az kişi alkışlamaktadır.

Şayet yapılanlar doğru ise, doğru işi yapanlar işin güzelliğini anlatamıyorlar mı? Doğru iş yapılmıyorsa, doğrusunu bilenlerin itirazın ötesinde cazip önerileri niye yoktur? Her iki cepheden de bilimsel açıklama yerine kabul/ret kısır döngüsü nedendir acaba?

Terfi usullerinde değişiklik kimse beklemiyordu zaten. Eski köye yeni adet getirmenin her yiğidin işi olmadığını herkes biliyor. Hele yeni adetlerin iyisini seçmek daha da üstün meziyet gerektirdiği aşikârdır. Bu iyi adetleri örgüte anlatabilmek için “söz ustaları”na ihtiyaç vardır. Söz ustaları mı susturuldu? Yaksa yeni adetler güzel mi değildir? Daha ötesi; yeni adetlerin (güzel değilse) güzel adetleri anlatacak muhalif mi yok? Veya bu muhalifler “söz ustası” mı bulamıyorlar?

Bir yerlerde bir terslik yok mu?

Herkesin eleştireceği bir şeyler var da, herkesin alkışlaması gereken bir şeyler yok mudur? İcra edenler mi anlatamıyor, etkilenenler mi kavrayamıyor?

Karşılıklı eleştirilerin kızıştığı ortamlarda tüm guruplarda masum sayısı çok azdır.

Yöneten açısından; iyi şeyler yapılıyor da anlatılamıyorsa; iyi kişilerle mi çalışılmıyor acaba?

Yönetilen açısından; kötü şeyler yapılıyor da doğrusu anlatılamıyorsa, yanındaki kişiler doğru değil mi demektir?

Örgütlerde informal guruplar aktif değilse, herkesin resmi davranma zorunluluğu doğar. Resmi birliktelikler ise, menfaat ve yetki sınırlarını aşamayacaktır. Sonunda ise, ortaya yeni bir ürün çıkamayacaktır.

Sosyal eylemlerde yandaş fukaralığı, her zaman “ölü örgüt” törenlerini çoğaltır.

İyi şeyler yapanlar da, işlerin iyi olmadığını savunanlar da “söz ustası”ndan ve “yandaş” sayısından yoksun ise “yıkılmaları” mukadderdir. Bu durum her cephe için aynıdır.

Mevcut moral bozukluğunun açıklamasını bilenler varsa lütfen bizi de bilgilendirsinler.

Önceki ve Sonraki Yazılar