Yazıda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle resmi ve özel örgün eğitim ile hayat boyu öğrenme kurumlarındaki tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerine 20 Kasım-4 Ocak'ta uzaktan eğitim yoluyla devam edileceği belirtilmişti.
Ancak Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk imzasıyla, okul müdürlüklerine, okul öncesi eğitim kurumlarında yüz yüze eğitim yapılmasına ilişkin yeni bir yazı daha gönderildi.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Selçuk açıklamasında, “çalışan annelere” kolaylık olması amacıyla kreş ve okul öncesi kurumlarının açılacağını ifade etti.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Rize Şube Başkanı Murat Köseoğlu, Okul öncesi eğitimi, eğitim sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır, özel kreş ve gündüz bakımevleriyle bir tutmak doğru değildir, diyerek bu karara tepki gösterdi.
Köseoğlu sözlerine şöyle devam etti: ”Çalışan annelere kolaylık olsun gerekçesiyle ana okulları ve okul öncesi sınıflarımızı eğitime açmak demek, öğretmenlerimize “BAKICI” muamelesi yapan bir takım arazlı yaklaşımları olumlamak demektir.
Resmi yazıda çalışan anne babaların çocuklarına vurgu yapılmış. Bunun anlamı şudur; çocuklara eğitim öğretimi bir tarafa bırakın anne babası çalıştığı için bakıcılık yapın. Bu, bu kabul edilemez. Öğretmeni çocuk avutucusu, bakıcı muamelesine tabi tutma anlayış eğitime özellikle de okul öncesi eğitime darbe vuruyor. Öğretmenlik mesleğinin onurunu hiçe sayılıyor.
Ayrıca bir diğer husus da; yarım gün eğitim yapan okul öncesi sınıflarının açılmasının tam gün çalışan annelere kolaylık sağlama amacına hizmet etmeyeceğini de görmek gerekir.
Yine, eğer pedagojik gerekçelerle okul öncesi sınıflarımızı açıyorsak, aynı gerekçeler okuma safhasına geçmesi için birkaç haftaya daha ihtiyaçları olan 1. sınıflarımızı da yüz yüze eğitime almak için geçerli değil midir?
Okul Öncesi Öğretmenliği en fazla pedagojik formasyonun gerektiği bir alan öğretmenliğidir. Okul öncesi eğitim İnsan Mühendisliğine girişin başlangıcıdır. Asla ve asla çocuk bakıcılığı değildir.
MEB’in konuyu yeniden değerlendireceğini umuyorum.”