Kutludoğum’da Sabah Namazı!..

Ahmed ÇITLAKOĞLU

 Kutludoğum, Mevlidi- Şerif, Mevlid Kandili, Veladet Kandili…

Kâinatın, bütün varlık âleminin kendisiyle övündüğü, iftihar ettiği (Fahr-i Kâinat, Mefhar-i Mevcudat) Gönüller Sultanı, Güller Sultanı, En Güzel Sevgili,  Âlemlere Rahmet Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin doğum günü; Hicrî Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi…
 
Her yıl Hicrî Rebiülevvel ayının on ikinci gecesinde bütün İslam âleminde ve ülkemizde Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimizin doğum günü kutlanır… Bu geceye ilaveten yine her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı, 14-20 Nisan tarihleri arasında bir hafta süreyle Peygamber (s.a.v) Efendimizi her yönüyle anlatmak ve tanıtmak için bir takım etkinlikler yapıyor.
Kutlu Doğum Haftası kutlamaları ilk defa 1989 yılında başladı… İlk yıllar Hicri takvime göre yapılan kutlamalar 1994 yılından itibaren 20-27 Nisan tarihlerinde yapılırken, 2008 tarihinden itibaren de 14-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenmeye başlandı.
 
Calib-i dikkattir ki 2007 tarihli 27 Nisan e-muhtırasında darbe sebepleri arasında yer alan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri 2010 yılından itibaren devlet eliyle bütün Türkiye sathında kutlanır hale geldi.
 
Kutlu Doğum Haftası; nice anma günleri kutlamalarının en anlamlısı ve en güzeli…
Bütün diyanet camiasını (Diyanet İşleri Başkanlığı, müftülükler ve görevliler olmak üzere) bu organizasyonundan dolayı ayrıca tebrik etmek gerekir.
 
Diyanet İşleri Başkanlığı, her yıl farklı bir tema ile kutlamaları daha da anlamlı hale getiriyor… 
Bu yılın teması; “Hz. Peygamber, Birlikte Yaşama Ahlâkı ve Hukuku” olarak belirlenmiş.
 
Günümüz coğrafyasında aynı dil, din ve mezhep, aynı ırk ve soydan olanlar dahi birlikte huzur içinde yaşama hasreti çekerken… 
Farklı dil, din ve mezhep, farklı ırk ve soydan olanlarla da birlikte huzur içinde yaşanabilecek bir coğrafyaya ihtiyaç olduğu günümüzde;  “Hz. Peygamber, Birlikte Yaşama Ahlâkı ve Hukuku” gibi bir mevzunun bir hafta boyunca Türkiye gündeminde tutulması; inşallah sadra şifa hayırlı bir hizmet olacaktır.
 
Kutludoğum kutlamalarına cemaat ve halk olarak da destek verilmelidir…
- Özel anma günlerinde hediye paketleri hazırlayıp indirimli fiyatlar uygulayan Müslüman tüccar ve esnaflar, Alış-Veriş Merkezleri, konfeksiyon ve triko mağazaları, tatlı ve pasta imalathaneleri, çiçekçi ve kuyumcular gibi Müslüman tüccar ve esnaflar; kutludoğum münasebetiyle de hediye paketleri hazırlayıp, özel indirimli fiyatlar uygulamalı…
- Sevgililer gününde eş ve dostlarına hediyeler almayı ihmal etmeyen Müslümanlar; Kutludoğum münasebetiyle de eş ve dostlarına, evlatlarına ve torunlarına Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizi hatırlatma ve hatırlama gayesiyle de hediyeler almalı, evlerini şenlendirmeli…
- Alış-Veriş Merkezleri, konfeksiyon ve triko mağazaları, tatlı ve pasta imalathaneleri, çiçekçi ve kuyumcu vitrinlerini;  “Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle % 40-50 özel indirim uygulanmaktadır”, “Kutludoğum mübarek olsun!” gibi yazılar ve afişler süslemeli…
 
Kutlamalar Sünnetin ihyasına vesile olmalı…
Nasıl ki Hac ve Umreye gidip gelen Müslümanlar üzerinde o ziyaretlerin bir etkisi görülüyorsa,
Kutlu Doğum etkinliklerine katılan (ister siyasetçi, ister bürokrat olsun) dinleyenler ve konuşanlar üzerinde bir yansıması olmalıdır.
Her anma günü neticesinde Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) en az bir sünneti hayatımızda tatbik etmeye gayret edilmeli… 
 
“Efendim, bugün Kutlu Doğum konferansına gittik… Aman Ya Rabbi… Ne güzel konuşmalar yapıldı, bir kalabalık vardı ki sorma! Tek kelimeyle muhteşemdi!” diyenlere…
“Eee… Gittiniz, dinlediniz de ne oldu? Ne anladınız, size faydası ne oldu? Hayatınızda ve ahlakınızda bundan sonra bir değişiklik olacak mı? Siyasî ve ticarî ahlakınızda, aile ve sosyal hayatınızda, ibadet anlayışınız ve yaşayışınızda bundan böyle bir farklılık olacak mı?” diye, sorulmalı… 
 
Kutlamalar ilk gün Sabah Namazı ile başlamalı…
Çanakkale şehitlerini anma vesilesiyle her il ve ilçede bir camide Sabah Namazında buluşma programı; keşke kutludoğumda da uygulanabilse… 14 Nisan sabahı her il ve ilçede en büyük camide (amiriyle memuruyla, subayıyla eriyle,bürokratıyla siyasetçisiyle, iktidarıyla muhalefetiyle, imamıyla cemaatiyle, işçisiyle işvereniyle, ebeveyniyle  evladıyla) Sabah Namazında buluşmak!..
Bu sabah namazında; gönül arzu eder ki keşke Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Edoğan,  Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu ve muhalefet partilerinin Sayın Genel Başkanları da hazır olabilse… İllerde valiler (ilçelerde kaymakamlar), daire müdürleri ve belediye başkanları da hazır olabilse!
 
Musiki ile Peygamberimizi anlamak ve anlatmak!?..
Geçmiş yıllarda bu etkinlikler kapsamında tasavvuf musiki sunumları tartışmalara vesile olmuştu…
Bu yılki etkinliklerde yine böyle bir uygulama olacak mıdır, bilinmiyor… 
Program öncesinde, esas gündem başlayıncaya kadar gecen sürede belki hoş karşılanabilir… Lakin Peygamber (sav) Efendimizin hayatının anlatıldığı bir program içinde bir musiki faslına yer verilmesi; sanki bu musikinin Peygamber sünnetlerinden bir parça gibi algılanmasına vesile olacaktır.
Bu musikiye yer verilecekse öncelikle bu musikinin Sünnetteki yeri izah edilmeli!… Bu musikiyi dinlemek bir ibadet midir?
Peygamberimizi tanıtma ve anlama etkinliklerinde O’nun sünnetiyle bağdaşmayan bir uygulamaya yer verilmemelidir.
 
***
“Mü’min mü’minin aynasıdır”  (El mü’minü, mir’âtül mü’min) 
“Bir gün Fahr-i Kainat Abdullah bin Mes'ud ile giderken, ebu cehil onu görünce hakaretler etmeye başladı. Efendimiz ona hitaben "doğru söyledin" dedi. Ve yollarına devam ettiler. Az sonra Hz. Ebubekir ile karşılaştılar. Hz. Ebubekir Efendimiz'e övgüler saymaya başladı, sözün sonunda, Efendimiz "doğru söyledin" dedi. 
Bu hikmeti anlamayan Abdullah bin Mes'ud efendimize sordu:
- Ya Rasulallah, her ikisine de doğru söyledin dediniz. Hikmeti nedir?
Efendimiz (s.a.v):
- Ben bir aineyim, ebu cehil bana baktı kendini gördü, Ebubekir'de bana baktı O'da kendini gördü. Bende öyle dedim dedi.”
 
 “Mü’min mü’minin aynasıdır” Hadis-i Şerifini Muhammed Hâdimî (r.a) şöyle izah eder:
“Kötü huy ve ahlâktan kurtulabilmek için, / Önce, bunu bilmesi lâzım gelir kişinin.  
Meselâ güvendiği bir dosttan sorar bunu. / Onun söylemesiyle bilir “Kötü huyu”nu.
 
Veyâhut düşmanının sözüne dikkat eder, / Zîrâ düşman, insanın kusûrlarını söyler. 
Veyâhut insanlarda görünce kötü bir hâl, / "Bende de var mı?" diye, kendine bakar derhâl.  
 
Aynı kötü huylardan, kendinde varsa eğer,/ Bunu düzeltmek için çalışır, gayret eder.
Zira mümin, müminin aynasıdır esasen./ Bu hadis-i şerifin manası budur zaten.”
 
***
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri inşallah Müslüman halkımızda Peygamber (sav)Efendimize sevginin kuvvetlenmesine, O’nun sünnetlerinin ihyasına, millet olarak aramızdaki (dil, din, mezhep-meşrep, ırk, renk, soy ve cinsiyet farkı gözetmeksizin) sevgi, saygı, merhamet, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma duygularının pekişmesine vesile olur…
 
Ya Rabbî! Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizi hakkıyla sevmeyi, O’nu ve getirdiği mesajları iyi anlamayı, anladıklarımızı düşünce ve amel noktasında hayatımıza tatbik etmeyi, O’nun gibi bir kul, O’nun gibi bir evlat, O’nun gibi bir eş, O’nun gibi bir baba, O’nun gibi bir arkadaş, O’nun gibi bir komşu, O’nun gibi bir tebliğci, O’nun gibi bir idareci, O’nun gibi bir komutan, O’nun gibi bir devlet adamı olmayı bizlere nasip eyle!
 
“Ahir zamanda unutulan sünnetimi ortaya çıkarana (uygulayana) yüz şehit sevabı verilecektir.” 
(Hadis-i Şerif)
 
Vesselam…
09 Nisan2015¬ / 20 Cemâziyelâhir 1436