SAMSUN’DAN KURTULUŞA

Ceyhun KALENDER

 “Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı, 

Selam durdu kayığı, çaparası, takası, 
Selam durdu tayfası. 
 
Bir duman tüterdi bu geminin 
bacasından, bir duman 
Bir duman değil bu! 
Memleketin uçup giden kaygılarıydı. 
 
Samsun limanına bu gemiden atılan 
Demir değil 
Sarılan anayurda 
Kemal Paşa'nın kollarıydı. 
 
Selam vererek Anadolu çocuklarına, 
Çıkarken yüce komutan, 
Karadeniz'in halini bir görmeliydi. 
 
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar, 
Kalktı takalar. 
İzin verseydi Kemal Paşa, 
Ardından gürleyip giderlerdi, 
Erzurum'a kadar.” diyerek anlatıyordu şirinde Cahit KÜLEBİ Kurtuluş’a atılan ilk adımı.
Büyük Önder Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı milli mücadelemiz, Türk tarihinde önemli dönüm noktalarından biridir. Tarihi boyunca bağımsız yaşamış olan Türk Milleti’nin yine dünya üzerindeki varlığını hür, bağımsız olarak sürdürmesi için buna inanan ve "Türk milletini yine milletin kendi azim ve kararı kurtaracaktır" diyen yüce önder yediden yetmişe, kuzeylisi güneylisi, doğulusu batılısı, her insanımızı arkasına alarak milli mücadeleyi başlatmış ve tüm yoksulluğa, yokluğa rağmen bu mücadelede Türk Milleti başarı elde etmiştir. Bağımsızlığımızın nasıl elde edildiğini, hangi zorluklarla kazanıldığını herkesin bilmesi gerekir. Bu açıdan milli mücadele sonrası 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’imizle dünya milletleri arasında şerefli yerini almıştır.
Atatürk, en büyük eserim dediği Cumhuriyet’i demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençliğine emanet etmiştir. Türk gençliği bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da Atasının emanetine Cumhuriyet’e sahip çıkacak, O’nun gösterdiği hedef olan çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarılması için üstüne düşen görevi yerine getirecektir. Buna yürekten inanıyoruz. Birlik, beraberlik içinde birbirine sevgi ile yaklaşan, iyi eğitim almış, teknolojik kabiliyetlerle donatılmış Türk Genci ülkemizi en iyi şekilde geleceğe taşıyacaktır.
Milli mücadeledeki inanç, birlik, beraberliğin her zaman örnek alınarak, aynı kararlılıkla sürdürülmesi ülkemizin başarıya ulaşmasında en büyük etken olacaktır. Bunun bozulmasına da başta Türk Gençliği olmak üzere Türk Milleti fırsat vermeyecektir.
Bayrağımız hür olarak vatan toprakları üzerinde dalgalanıyorsa, bunu borçlu olduğumuz büyük önder Atatürk başta olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, hayatta olan gazilerimize sağlık diliyor, tüm gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı sevgi, saygıyla kutluyorum."
BİR GÜNEŞ DOĞUYOR
Atatürk diyor ki: “Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara gömmek istiyorlar.” Kara bulutlar Türkiye’nin üzerinde dolaşıyor. Mondros Mütarekesi peşinden Sevr Antlaşması ve yurt parça parça edilmiş, Anadolu insanı kan ağlıyor.
Memleketin asıl sahibi olan Türk halkı başsız, bölünmüş kuşku içinde, bezgin haldedir.
Kurtuluş ve bağımsızlık umutları, çalışmaları bölgesel kalmakta birleşememektedir. Memleketin batı ve güney bölgelerinde silahlı karşı koymalar başlamıştır; fakat sayıca çok ve silah bakımından üstün düşman kuvvetleri karşısında bu direnmeler kırılmaktadır.
İşte, bu durumda Mustafa Kemal çıkıyor ortaya ve diyor ki: “Bir tek karar vardır, o da milli egemenliğe dayanan kayıtsız şartsız, bağımsız bir Türk Devleti kurmak.”
Yurdun çeşitli yerlerinde direnme hareketleri devam ediyor, düşmana kurşun sıkılıyor, vurulan yumruklar memleket kadar büyük, eline silahı alan memleket savunmasına katılıyor. Aralarında dayanışma yok, dağınıklık herkesi tedirgin ediyor. Anadolu sahipsiz, bir önder, bir kumandan bekliyor.
İşte, Bandırma vapuru bu önderi, bu kumandanı getiriyor, Samsun’dan Kurtuluşa bir güneş doğuyor.
Evet Mustafa Kemal bir karar veriyor. Verilen bu kararı ise şöyle açıklıyor. “Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması esastır. Bu esas, ancak tam bir bağımsızlıkla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve ne kadar varlıklı olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan daha yüksek bir muameleye layık görülmez. Böyle bir millet, esir yaşamaktansa ölmeyi tercih eder.”
Böyle bir durum karşısında Samsun’da doğan güneşin yükselmesi, tüm ülkeyi aydınlatmış, milli birlikle sağlanmış ve kurtuluşa ılaşılmıştır.
19 MAYIS TARİHÇESİ
Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü adı altında Samsun'da kutlanmış, 24 Mayıs 1935'te Atatürk Günü adı altında resmiyet kazanmıştır. Beşiktaş'ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı'nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü haline gelmiştir. Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen Spor Kongresi'nde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni kutlanan Atatürk Günü'nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" adı altında her yıl yapılmasını teklif etmiştir. Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk'ün de onayıyla yasalaşmıştır. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanan bu ulusal bayramın adı 12 Eylül’den sonra da "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" adını almıştır.