BARİ SEN SUS BE ADAM

Muhammet MARAP
Milli Eğitim bünyesindeki öğrencilere kıyafet özgürlüğü gündeme bomba gibi düşmüştür. Onaylayan da, reddeden de ne tepki vereceğini şaşırmıştır. İsteyenler niçin istediğini açıklayamazken, istemeyenlerin neden istemediği de net olarak belli değildir.
            Aslında üniformalarımızı çoktan çıkarmıştık. Temsil anlamına gelen sadece tişörtlerimiz kalmıştı. Tabii bu tişörtler tek renkti. Bu, “tek tip olmak” anlamına gelir mi bilmem!
            İnsan doyumsuz canlıdır. Kuralsız yaşamayı sever. Özgürlüğüne sınır konulmasını sevmez. Bulduğu her zenginliğin kendisinde olmasını bekler. Gördüğü her güzelliğe de sahip olmayı arzular.
Oysa devletler insanın bu sınırsız özgürlüğünü belli kurallarla sınırlar. Bu sınırlamanın sebebi ise aşırı özgürlüğün otoriteyi sarsacağı ve devletin yıkılacağı endişesidir. Hukuk bunun için vardır. Güçsüzün gücüdür hukuk. Güçlünün de kontrolde tutulması için hukuk kuralları vardır. Devletin asli görevi sosyal huzuru sağlamaktır. Özgürlükler kısıtlanmadan da kurallı bir devlet yapısı yaşatmak mümkün değildir.
Trafik ışıkları, özgürlüğü kısıtladı diye sönsün mü?
Aşırı hızlı araba kullanmak, özgürlüğü sınırladı diye serbest mi kalsın?
Bir “kabadayı” özgürlükleri kısıtlanmasın diye istediği çirkefliği yapsın mı?
Cinsellik doğaldır diyerek insanların özgürce bu ihtiyaçlarını karşılaması özgürlük müdür?
İstediği saate kadar uyuyamayan memuru mecburen saat 8 de işe çağırmak özgürlüğünü kısıtlamak mıdır?
Kendi dikmediği ağacın meyvesini sormadan yiyebilmek özgürlük müdür?
Aslında özgürlük yoktur azizim.
Dünyada hiçbir kazanım son kazanım olmamıştır.
Güneş’e mahkûm Dünya özgür değildir. Dünya’daki denizleri yuvarlak yapan Ay’a mahkûmuz.
Her özgürlük başka bir talebin annesidir.
Dün, bayan memurlara tanınan (veya müdahale edilemeyen) özgür giyim, bugünümüzü doğurmuştur. Yarın erkek memurların kumaş elbiseleri, sakallları ve kravatları tartışılacaktır.
Tarih şahittir ki; her özgürlük devletten bir şeyler koparmıştır. Oysa biz, devletimizden bir şeylerin kopmasını istemeyiz.
İstediği eğitimi veremediğimiz çocuklarımıza istediklerini giydirmek neyi değiştirecektir? Her insana becerebileceği eğitimi veremiyoruz. İstemediği ve anlayamadığı işi yapmayı emrettiğimiz çocuklarımız başaramayınca niye hayıflanıyoruz?
Yeteneğine göre eğitim alma özgürlüğü sağlayamadığımız neslimize istediği gibi giyinmek ne kazandıracaktır? Acaba yarın, “İstiklal Marşı okumak zorunda mıyız?” demeyecekler mi? Kalkıp, “Bayrağı herkes sevmek zorunda değildir” derlerse, bu fikirlerini özgürlük gereği kabul mü edeceğiz?
Çevremdeki her siyasi taraftaki onlarca kişiyle ve öğrencilerle gizli anket çalışması yaptım. 2 öğrenciden başka bu özgürlüğü onaylayana rastlamadım.
Yaksa bilemediğimiz bir şeyler mi var?
Birisi bizi aydınlatırsa seviniriz.
Yıkmak gibi bir maksadımız yok ama, anlamak gibi bir hakkımız var sanırım. Esperiyi ben çözemedim, çözenlerin yardımına ihtiyacım var. (Sanki birileri “bari sen sus be adam” diyor gibi geliyor bana.)