GERÇEK VE GERÇEKÇİ GAZETECİ...!

Orhan YAZICILAR

Malum; her yıl 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanır. Bu günle alakalı herkes bir yorum ve açıklama yapar. Ben de 26 aralıksız olarak TV Program yapımcı ve sunuculuğu yanında; 32 yıldan bu yana da çeşitli gazetelerde haber, köşe, makale ve spor yazıları yazdım. Yazmaya da devam ediyorum.
Tabii ki gazeteciliğimi en iyi analiz eden okuyucum ve izleyicimdir. Takdir onlarındır. En büyük, en güzel, en objektif gören onlardır.
Şimdi ise gelin dilimizin döndüğünde gazeteciliği konuşalım.

Peşinen söyleyelim bu saatten sonra birilerine gazetecilik dersi verecek halim yok, haddime de değil.

 Ama; bazı noktaları hatırlatmakta yarar görüyorum.

 Gazetecilik, gazetecinin yaptığı iş. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.

 Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir.

 Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur.

 Gerektiğinde güç odaklarına karşı savaşmayı “Gazetecilik etik kuralları” içerisinde göze alan insan, gazetecidir.

 Peşinen kabul edelim, “gazetecilik” çok zor bir meslektir.
 Kimseye yaranamazsınız.
 Yaranmak zorunda da değilsiniz.
 Ama işin rengi ne yazık ki öyle değil.

 Gazeteci basın, ahlak kurallarına uymayı gerektirir.
 Yazanların, yazmayı bilenlerin, zeki, yetenekli insanların mesleğidir. 
Gazeteci mesaisine başlarken; “Gazetecilik nedir, gazeteci nasıl olmalıdır” sorusuyla işine başlamalıdır.
 Toplumun; (okur, izleyici, dinleyici) gözü, kulağı, dili olmalıdır.

Halkın duymadıklarını duymalı, Göremediklerini görmeli, Söyleyemediklerini söylemelidir.
Hal böyle iken şehir de zorluklar altında cebelleşirken; her önüne gelen “Ben basın mensubuyum”... deyip görevi kötüye kullanan bazı şahıslar bu işin cılkını çıkardı.

 Ömrünün yarısını bu şerefli mesleğe adayan insanlar var.

Gazeteci en önemlisi; tarafsız olacaktır, ayna gibi gördüklerini yansıtacak, “nabza göre şerbet vermeyecek, kalemini satmayacaktır.”
Topluma karşı sorumluluklarını unutmayacak.
 İyi insan olacak, "ETİK" olacak.

 Malesef, bu standartlara ulaşanların sayıları çok az...

 Bir de kötü gazetecilik var “İyi gazetecilik” bazen “yalakalığı” da iyi becerme mahareti olarak değerlendirilir işine gelmeyenler tarafından.
 Çünkü, iyi olmak zor ve meşakatli bir kavramdır.
 Lakin zekadan yoksun “yalakalık”, bir de kötü gazetecilikle buluştuğunda ortaya çıkan manzara tek kelimeyle “iğrenme etkisi” yaratıyor.

 Hele hele şu dönemde “ben gazeteciyim” diye ortaya çıkan herkese inanmamak lazım.
Hepsi şimdilik bu kadar.
Sevgiyle kalın....