ŞU AŞI MESELESİNE BEN DE TAKILDIM...

Orhan YAZICILAR

Gerçi 65 yaş üstü bizlere öncelik tanındı ve aşılarımızı çok şükür olduk.
Ancak; aciliyet arzeden bazı kurum ve kuruluşlar da kısmen aşılarını oldu.
Sonrasında bir baktık ki, aşılama işi duraklama dönemine girdi.
Tabii ki; üzüldüğüm konuların başında; "Maske, mesafe ve temizlikten yeterli mücadeleyi sağlayamayınca doğal olarak aşıya yöneldik."
Geçtiğimiz yıl aşı ile ilgili ne söylemlerimiz vardı. Çin’le çok büyük aşı ithali için kararlar almıştık, sözleşme imzalamıştık. Efendim şu aya kadar şu kadar milyon doz aşı ithal edip, vatandaşımızı koruyacaktık. Olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Efendim yerli aşıyı da şu aya kadar yetiştiriyorduk. On on bir kuruluş yerli aşı üretmek için yarışıyorlardı. Herhalde teker patladı. Şimdilerde Çin aşısını, Rus aşısını ülkemizde üretmeye çabalıyoruz. En erken beş altı ay sonra.
Beni en çok üzen Hıfzıssıhha Enstitüsünün kapatılmasıdır. 1930’lu yıllarda aşı üreten ülkeyken ne hale geldik. Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ zamanında kapattık bu hıfzıssıhha Enstitüsünü. Niye kapattık? Biz bilmiyoruz yeterli açıklama da yok. Başarı olduğu zaman, herkes başarıdan faydalanıp pay kapmaya çalışır. Başarısızlık oldu mu ortada sahibi yoktur. Şimdilerde gözümüz yollarda, aşı bekliyoruz. Bayram arifesinde Çin’den bir uçak aşı geldi açıklaması yapıldı. Kaç doz geldi? Sonradan öğreniyoruz bir milyonu biraz aşkın. Kime yetecek? Efendim sağlıkçıların eşlerini aşılayacağız, eyvallah doğru karar. Eğer sağlıkçılar ebeveynleriyle yaşıyorlarsa bana göre onlarda ivedilikle aşı olmalıdır. Bu imkân sağlanmalıdır.
Daha fazla söze gerek yok.
Sağlıklı kalın, hoşça kalın....