2B ARAZİLERİNİN DOĞU KARADENİZ DEKİ DURUMU İLE EGE-AKDENİZDEKİ SAHİPLERİ

Tuncer ERGÜVEN

AKP Partisi ve Hükümeti Orman yasasındaki 2B ve 2A maddeleri uygulamaları  konusunda yurttaşlara verdiği sözü ormancılık statükosu ve  muhalefete rağmen yerine getirmiştir. Aslında komisyonlarda ve mecliste istediği sonucu tam alamamıştır ve yeni bir çalışma ve yasaya sorunların çözümünü bırakmıştır.
Çünkü ormancılık statükosu direnmektedir.
Nedir ormancılık statükosu.
2005 yılı başlarında Bakan Osman Pepe Genel müdür Osman Kahveciyi Rize ve doğu Karadeniz deki sorunları çözmek için Rize ye göndermiştir. Genel Müdür Osman bey aslen Çaykaralıdır.Karabük te doğma büyüme olup .demir çelikte montajda çalışan kayabaşı mahallesinin eskiden çamlık olan veya bitişiğinde satın aldığı veya bir şekilde iktisap ettiği  babadan kalma arazilerin mülkiyetine sahiptir.Yanı Geçmişe bakılırsa 2B olması kuvvetli ihtimaldir.fakat tapusu sağlamdır.
Genel müdür ve dönemin valisi Bakanın emri gereği orman ve kadastro sorunu olan köylerin muhtarlarını toplayacağı yerde  aykırı olarak Tüm Rize muhtarlarını toplar. Oysa sorun Tapu kadastro yapılmamış köy ve mahallelerin sorunudur.
İlk konuşmayı Genel müdür yapar. Özetle dediği şudur. ! Rize de kadastro yapılmış yerler dahil orman kadastrosu yapılmamıştır ve bu nedenle geçersizdir.Eğer istersek yapılan kadastroları daha evvel orman kadastrosu yapılmadığı için da iptal ettirir elinizde ancak 1/3 oranında alan kalır.Bu nedenle bize yardımcı olmalısınız.Çünkü dedeleriniz buraya gelmeden önce buralar ormandı, dedeleriniz ve babalarınız bu ormanları yok etti, çaylık ve fındıklık yaptı , yanı ormanı işgal etti.! Tehdidini savurdu.
Türk ormancılığına ne hizmet verdiğini ,fidancılık ihtisası dışında ormancılık tecrübesinin ne olduğu meşkuk bu bey şimdi Vekildir. Muhtemelen 2B yasasında da ormancılık şuraları manifestolarına uymuştur ve bu yasa çıkarken içi kan ağlamıştır. Yeni yapılacak düzenlemelerde ise vekilliği de tavrını sürdürür.
Toplantıda ,Vali bey sorunları dinleyeceklerini söyler. Bazı muhtarlar neden çağrıldıklarını sorar ,bazıları ormandan odun ister.Fakat sorunu anlatmak isteyenlere söz verme yerine yerlerinden  birkaç kişiye söz verip soru sormalarını ister.Oysa orman yasası ve tapu kadastro mevzuatını bilen muhtar bulmanın zor olduğunu vali beyde bilmektedir.
Sıra dışı söz alıp kürsüden konuşmak isteğimize   Vali bey pek sıcak bakmaz fakat engelleyemez.
Söylediğimiz özetle şudur.
Genel Müdür,  Karadenizin ağaç ve Ormanla beraber yaşayan tarım-orman ve ekonomik yaşamı bilmez.Bu konuda Orman ve ziraat fakültelerimizin de net bir çalışması yoktur.Ancak Karadenizli mevcut kısıtlı  toprağından , yaşamak ve yiyecek için (ekim-dikim) ,yakacakları için ,satacakları için ,sağlıkları için, mezar yapımı için,erozyondan ve sellerden korunmak için, ailelerinin ellerinde yüz yıllardır bulunan arazilerinin her m2 sını çoklu tarım ve ormancılık karma kültürü olan  tarım ve ormancılık anlayışı ile kullanırken evlerini arazilerinin hakim yerine yaparlar.genelde vadilerde değil yamaçlarda ev yaparlar,arkalarına derin köklü erozyonu önleyici kayın gibi ağaçları dikerken bu ağaçlara petek koyarak konukçu bitki gibi kullanırlar,su ve hudut kenarlarına kızıl ağaç ve ıhlamur büyütürler.Ihlamurdan petek ve mobilyaları için kereste,yapraklarından hayvan yemi,çiçeklerinden sağlıklı yaşam  çayı ve içeceği üretirler.Kızıl ağaçlara asma üzümü sarıp üzüm yetiştirirken lazım olduğunda mezar tahtalarını bunlardan yaparlar.Evlerinin rüzgara hakim tarafına karayemiş ağacı dikerler.Bu ağaçlar eve rüzgar gelmesini engellerken meyvesi taze ve kuru olarak yenen sağlıklı bir meyvedir.
Mevcut araziden ekili dikim alanı, hayvancılık için hayvan altlığı ve otlak alanı,meyve alanına yer verilirken kestane-kızılağaç-kayın ağaçlarına meyve ağaçlarına ,çay ve fındık alanlarına yer vermişlerdir.
Çay ve fındık alanları kanun kuvveti ile yapılan alanlardır ve orman idaresinin 1959 hava fotoğrafı sınırlarına çekilmesinin gerektiğini belirtmiştik.
2005 Sonu itibariyle yayınlanan uygulama genelgesi %100 uygulanmamasına rağmen bir kısmı rahatlık yaratmıştır. Buna rağmen orman idaresi  Karadenizlinin anayasamıza ve Osmanlı döneminden ve cumhuriyet döneminden gelen haklarımıza Yargıtay içtihatları korumasında el konulmuştur.
Bu alanların bir kısmı bugün ‘2B olarak hak sahiplerine raiç değer üzerinden satılacaktır.
Bugünkü milliyette iller itibari ile 2B alanları listesi var. 4830 km.kare alanın satılacağı belirtiliyor. Antalya da 45 548 hektar,Rize de 14 hektar 2B alanı var.
 
2B nin anlamı yasa değişikliğinden önceki anlamı şudur.Bir arazi olacak.31.12.1981 den önceki durumu aslı orman alanı iken  sonradan işgal edilerek ormandan arındırıldıktan sonra başka amaçla kullanılan ve tekrar Orman alanı haline getirilmesi mümkün olmayan ve orman alanı olmaktan çıkarılan arazilerdir.
Doğu Karadeniz de yukarda tarif edilen arazi kullanım sistemi 1960 lara kadar devam etmiştir.1960 lardan itibaren Çay tarımının hızla genişlemesi ve gurbetçilik bölgede çok yönlü tarım geleneği özellikle çay bölgesinde çay tarımına bırakmıştır.yayla,mezreler de yapılan hayvancılık azalmış,yerleşim alanlarından (Köy ve Mahalle) itibaren yaylaya kadar kullanılan alanlardaki eğreltilikler,eski pirinçlikler,çayırlar arazilerini işleyebilenler tarafından çay yapılırken ,çay yapmayanlar oralarda yetişmesi mümkün olan ağaç ve bitki örtüsünü muhafaza ettiler ve ağaç kümeleri oluşumunu sağladılar .İşte Orman genel müdürlüğü bu nedenle bu alanlara orman alanıdır diye organize ettiği hukuk dizaynı ile el koymayı başardı.
Doğu Karadeniz de ilk hava fotoğrafı olan 1959 fotoğrafları ve 1945 yılı itibarı ile orman hudutlarına tecavüz yoktur.Bu nedenle Rize de 14 hektar 2B alanı
 Bulunmaktadır.Görevini yapmayan lar sebebi ile Antalyada gerçekten orman alanlarının işgal edildiği ve Ormancıların işgale bir şekilde seyirci kalmasından doğan ve işgal edilen 45 548 hektar alan vardır.
Şimdi sıra 1959 yılındaki hava fotoğrafların yer alan hudutlara orman genel müdürlüğünün geri çekilmesi ile bu alanların eski sahiplerine irtifa hakkının verilmesine imkan sağlanmasıdır.
Hükümet bu konuyu da halledecektir.Çünkü ülkemizin menfaati bunu gerektirmektedir ve hükümetler bunun için vardır.