"Ses olmak cesaret ister"
Cesur kalemlere selam olsun!
Gazetecilik bir meslek değil, bir sorumluluktur.
Karanlıkta bile ışığı bulup topluma yansıtma cesaretidir.
Halkın gözü, kulağı, sesi olabilmektir. Sessizlerin sesi, mağdurun umudu, gerçeğin sözcüsü olabilmektir.
Ama bazen en çok da kendi sesini duyurmak için savaşmak zorunda kalırsın.
Bir gazetecinin sesini bir başka gazeteci kısmaya çalışıyorsa, orada başka bir korku, başka bir hesap vardır.
Ya da belki de paylaşılamayan bir kimlik…
Renklendirilen, sınıflandırılan, ötekileştirilen bir kimlik.
“O gazeteci değil,” derler. “Onun haberini girmeyin,” derler.
Oysa sen, kimseden onay beklemeden gerçeğin izini süren bir kalemsindir.
Hiçbir reklamın, hiçbir çıkarın, hiçbir paranın satın alamadığı bir vicdana sahipsindir.
Ve evet…
Gazetecilikle dedikoduculuğu, reklamcılığı birbirine karıştırmayalım.
Gazetecilik; yalanı değil gerçeği, menfaati değil toplumu, popülerliği değil adaleti savunmaktır.
Benim yaptığım da bu:
Bir çocuğun gülümsemesini, bir annenin umudunu, bir köyün sesini duyurmak…
Ve her kelimede “ben buradayım” demek.
Gazetecilik kartvizitte değil; yürekte taşınan bir sorumluluktur.
Ve ben, o sorumluluğu kalemimle, vicdanımla, cesaretimle taşımaya devam edeceğim.
Çünkü biliyorum;
Gerçek, en çok susturulmaya çalışıldığında duyulur.
Ve bugün, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü.
Kendimi ve benim gibi bağımsız, özgür kalemli tüm gazetecileri kutluyorum.
Gerçeğin yanında, vicdanın izinde yürüyenlere selam olsun.