31 Mart yerel seçimlerini değerlendiren Yılmaz, AK Parti'nin İstanbul'u kaybetmesinde CHP'nin olduğu kadar AK Parti'nin de yanlış politikalarının sebep olduğunu ifade etti. 
 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yüklenen Yılmaz, "Ne acı ki, bu millet Bizans ruhuna sahip çıkacak birini İstanbul'a belediye başkanı yapmakla en büyük hatasını yapmıştır. Ama seçmen kadar o seçmeni aldatan iktidarın yanlış politikaları da buna sebeptir. İçim kan ağlıyor. Tercihe saygı duyulur ama yalanla seçmen aldatılamaz. Yalan haramdır. Peygamber efendimiz 'Benim ümmetim her türlü günahı işleyebilir, yalan asla söyleyemez' demiştir. Kılıçdaroğlu'nun mitinglerindeki hangisi doğru. 'Bir kişi işten çıkarmayacağım' dedi. Demek bir kişi, bin kişi olacakmış ki; bir kişi diyor. Hani sözün. Yolsuzlukla mücadele edeceğiz dediniz, ne oldu? Sadece bir kişinin sofra parası 6 bin TL çıktı. Ne yedi bu? Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, geçen hafta meclis salonunda başkanın yüzüne karşı faturaları gösterdi. Yok, içkinin şişesini açma parası. Hani yolsuzlukla mücadele edecektiniz." dedi.
 

Seçmenin görüşüne saygısı olduğunu fakat seçmeni aldatıcı politikalara öfkeli olduğunu dile getiren Yılmaz, "Avrupa'da bunların hiçbiri yok. Yapamayacağı hiçbir şeyi söylemez. Deseydin ya yüreğin varsa, 'Ayasofya'nın açılmasına ben karşı çıkacağım.' Beylikdüzü'nde mehmetçiğimin katili, Kıbrıs'ta soydaşlarımıza yıllarca kan kusturan Makarios'un heykelini diken adamdan siz ne bekliyorsunuz? Kim Makarios? Senin amcan mı? Bula bula Makarios'u mu buldunuz? Bu adama İstanbul değil kümes teslim edilmez." ifadelerini kullandı.
 

Seçimlerin kaybedilmesinde AK Parti İstanbul teşkilatının çok büyük hataları olduğunu kaydeden Yılmaz, İstanbul teşkilatının istifa etmesi gerektiğini söyledi. Başarısızlığın cezalandırılmasını söyleyen Yılmaz, "Seçmene bu yanlış yaptırıldı. Bunun sebebi CHP'nin palavraları olduğu kadar, AK Parti'nin yanlış siyasetidir. Teşkilatın yatması, çalışmaması. Belediyelerden aracı olan müteahhitlerin, taşeronların ücretleri ödemeyerek bir öfke toplumu oluşturmasından tutun bir çok nedeni var. Yattığımız yerden alacağımız seçimi ellerimizle teslim ettik. Ama ders alındı mı? Hayır. Ne zaman biz ders alacağız? Her seçim akşamı ders aldık. Alsana kardeşim ders. Seçimde yenilen br teşkilat hala görev başında. Ben şahıslar için birşey demiyorum. Seçimi kaybeden ilçe başkanı, yönetimi o akşam istifa edecek. Bu teşkilatlarda prensip olmalı. Tayyip Bey'in görevden almasını bekliyor. Biraz anla da, çekilin bu görevlerden. O zaman başarılı olanı ödüllendiren, başarısız olanı cezalandıran bir teşkilat haline gelirsiniz.
 

Ben kaybedileceğini seçimden bir hafta önce Beylerbeyi Sarayı'nda Maliye Bakanı'na söyledim. 'Hezimet yaşanacak, tedbir alın' dedim. Şu taşeronlara, şu belediyedeki müteahhitlere paralar ödenseydi seçimi alma imkanı vardı. Mütehhatit alamıyor, taşerona veremiyor. Taşeron, işçisine veremiyor. İşçi, bakkala ödeyemiyor. Ev sahibine ödeyemiyor. Bunların sayısını bir hesapla, milyonu geçiyor. Bu öfkeli toplumda 14 bin kişiyi kazanamazmıydık." dedi.