Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Başbakan Davutoğlu’na Açık Mektup…

Sayın Başbakanım Ahmet Davutoğlu!

Sizler Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin halefi oldunuz.

Erdoğan’ın dış politikada danışmanı ve dışişleri bakanlığı vazifelerinizde gösterdiğiniz üstün başarı ve lidere sadakatiniz sizleri iktidar partisi genel başkanı ve başbakanlık makamına taşıdı.

Sizler bu örnek tavrınızla, siyasette yükselmek için illâ “siyaset basamaklarını birer birer çıkmak gerekir” anlayışını da revize etmiş oldunuz.

 

Sayın Başbakanım!..

Son 13 yıl içinde ülkemizin madden ve manen gelişmesi, iktisadî ve siyasî istikrarı, milletimizin huzura kavuşması Ak Parti’nin gücüyle birlikte değerlendirilirken, Ak Parti’nin gücü de Tayyip Erdoğan’nın liderlik kabiliyeti, çalışma azmi ve samimiyetiyle birlikte değerlendirildi.

Müşterek kanaat; “millet Ak Parti’ye değil Erdoğan’ın şahsına rey veriyor” oldu.

Mahalli ve genel seçimlerde de adaylara; “Erdoğan’ın tensip ettiği aday” olduğu için rey verildiği görüldü.

Bu sebepledir ki; “acaba Erdoğan’dan sonra Ak Parti dağılır mı?” gibi bir endişe; parti içinde zihinleri kurcalarken, muhalefet cephesiyle iç ve dış şer odaklarında bir umut(!) vesilesi oldu.

Ancak Genel Kuruldaki muhteşem birlik, beraberlik ve kardeşlik ittifakı, bu ve benzeri bütün endişeleri boşa çıkarttı.

Ve sizlerin sorumluluk üstlendiğiniz kısa süre içinde sergilediği performans; emanetçi olmadığınızı gösterdi… İlmi birikiminiz hitabetinizle birleşince, 40 yıllık teşkilatçı gibi güven verdiniz.

Görünen o ki, Ak Parti’de bölünme bekleyenlerin, milletvekilleri ve delegeler arasında çatlak ses arayanların hayalleri boşa çıkmış, iç ve dış şer odaklarının ve onların uşaklarının oyunu artık bozulmuştur. Bu saatten sonra, parti içinde olması muhtemel bazı fitneci ve bölücüler dahi hamle yapmaya pek cesaret edemezler.

Fakat buna rağmen, şayet bir gün Ak Parti’de bölünme ve dağılma olursa, bunun da dış güçler ve muhalefet eliyle değil parti içindeki “brütüsler” eliyle olacağı unutulmamalıdır.

 

Parti içinde olması muhtemel bazı fitneci ve bölücüler dahi, bu saatten sonra hamle yapmaya şimdilik pek cesaret edemezler.

Lakin bir gün Ak Parti’de bölünme ve dağılma olursa, bunun da dış güçler ve muhalefet eliyle değil parti içindeki “brütüsler” eliyle olacağı unutulmamalıdır.

Ülkedeki istikrar ve huzurun Ak Parti’nin gücü ve istikrarı ile orantılı olduğunu görüyoruz.

Ak Parti’nin güç kaybetmesi ve partideki dağılma; ülkedeki istikrarın da bozulmasına sebep olacaktır.

 

Ak Parti’nin gücü ne kadar sağlam?

Sayın Başbakanım!..

Partinin bugünkü gücü, % 50 civarında halkın teveccüh göstergesi kimseyi aldatmasın!..

Evet, 13 yıllık iktidar döneminde dış politikadan ekonomiye, sağlıktan ulaşıma ve eğitime kadar hemen hemen bütün sahalarda fevkalade hizmetler yapıldı.

Özellikle başörtüsü ve katsayı zulmünün kaldırılması, Kur’an öğreniminin önünün açılması ayrı bir öneme haiz.

Lakin bu hizmetler yapılırken bir şeyin ihmal edildiği görüldü: Birlik ve beraberlik, kardeşlik duygularının geliştirilmesi beklenirken, hasetlik, çekememezlik, düşmanlık duygularının daha da kabarmış olduğu göz ardı edildi.

Mesela dün, mahalli seçimlerde adayların gerek kendi aralarında gerekse teşkilatla adaylar arasında yaşadığı…

Bugün, il-ilçe teşkilat kongreleri vesilesiyle delege tespitlerinde (seçimleri(!) demiyoruz) yaşanan…

Yarın, ilçe ve il kongre üyelerinin tespitinde muhtemelen yaşanacak olan; parti üyeleri arasındaki “o değil bu, bu onun adamı, o bizim işimize yaramaz” gibi küçük menfaat hesaplarının; partinin geleceği için büyük potansiyel bir tehlike olduğu gerçeğiyle nedense kimse ilgilenmiyor.

Belki iktidar partisi olmanın verdiği tabii bir sıkıntı olabilir… Fakat hiç hayra alamet gözükmüyor.

 

Bugün Ak Parti’ye rey verenlerin bir kısmı yapılan hizmetleri takdir etmesine rağmen kendilerine değer ve selam vermeyen, dertleriyle ilgilenmeyen bazı teşkilat başkanlarının, belediye başkanlarının ve milletvekillerinin davranışlarından dolayı muğber durumdadır.

 

Ak Parti’nin bugünkü gücü, biraz da “muhalefetin zayıf olmasından, güven vermemesinden kaynaklanıyor” denilebilir.

Yarın, güven verici ciddi bir muhalefet partisi ortaya çıktığında Ak Parti bugünkü gücünü koruyamayabilir.

Bu sebeple böyle bir partinin kurulmasına fırsat verici zafiyet gösterilmemeli, böyle bir parti kurulsa dahi partiye gönül verenlerin gitmesini önleyici tedbirler alınmalıdır.

2001’de Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra bağımsız kalan milletvekillerinin bir kısmının Saadet Partisi (SP) kurucuları arasında yer alırken, bir kısmının Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AK PARTİ) kurma sebepleri iyi tahlil edilmelidir.

Belki “iyi ki, o sebepler zuhur etmiş de Ak Parti kurulmuş. Güzel de olmuş” diyenler olabilir.

Fakat her daim aynı güzellikler olmayabilir!

 

Sayın Başbakanım!..

Şahit olduğumuz toplumsal rahatsızlıklar sadece partililer arasında değil, maalesef bazı kamu personelleri arasında da müşahede edilmektedir.

Ak Parti iktidarında belki sesleri nezaketen çıkmıyor olabilir ama Emniyet mensupları ve öğretmen camiasının da çok dertli olduğunu ifade edelim. Bu iki camia tabanında yapılacak araştırmalar gerçeği ortaya çıkartacaktır.

 

Diğer yandan, toplum huzurunu temin babında alınması gereken hukuki tedbirlerin büyük bir kaza veya hadise anında konuşuluyor olması pek güven verici olmuyor.

Son zamanlarda yeterli araştırılma yapılmadan, kaza veya hadisenin hemen arkasından acilen yeni hukukî düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor.

Bir bakıma, bu gibi düzenlemeler kazaların psikolojik etkisinde kalan kamuoyunu biraz tatmin edebilir. İyi tahlil yapılmadan verilen ilaçların yan etkileri gibi, bu nev’i hukuki düzenlemelerin toplumun bir kesimine merhem olurken, başka bir kesimine açtığı yaralar göz ardı edilmemelidir.

 

Mesela; Kobani eylemlerinde yakarak, yıkarak verilen zararların eylemcilere ödettirileceği, polisin yetkilerinin artırılacağı; yetkili ağızlardan ilk günlerde ifade edilir, fakat bilahare gündemden düşer, unutulur. Kamuoyuna bilahare pek bilgi verilmez… Nitekim Gezi eylemlerinin akıbeti ne oldu? Gezi vandallarının aldığı cezalar, ödedikleri tazminatlar var mı? Varsa ne kadar?... Kobani vandallarına yaptıklarının bedeli ödettirilecek mi? Yetersiz olan hukukî düzenlemeler ne zaman tamamlanacak?

Yine, maden ocaklarında ölümle sonuçlanan kazalardan sonra; işverenler suçlanır, hukuki tedbirlerin yetersizliğinden bahsedilir, hemen yeni düzenlemeler yapılır…

Ama kimse sorgulamaz: Bu maden ocakları yeni mi açıldı? Bu ocaklar ruhsatsız mı çalışıyor? Bu ocaklarda teftiş yapılmıyor mu?

Vuku bulan bir kazada hemen işveren suçlanırken ve cezası kesilirken (ki doğrusu da budur) o işyerini kontrol etmeyen veya müeyyide uygulamayan teftişe yetkililer niçin sorumlu tutulmazlar ve onlara niçin ceza kesilmez?

 

Sayın Başbakanım!..

Gelir gelmez, ayağınızın tozuyla aynı zamanda bir öğretim görevlisi sıfatınızla öğretim görevlilerinin ücretlerinde iyileştirme yapmanız üniversite camiasında olumlu karşılandı.

HSYK seçimleri öncesi yargı mensupların memnun edici düzenlemeler yapıldı.

Ama bu arada, emniyet ve öğretmen camiasında “acaba bizlerin durumunda iyileştirme yapılabilmesi için bizlerden birinin başbakan mı olması gerekir?” gibi, serzenişler duyulur oldu.

 

Keza bazı emeklilere 30-40 bin lira takdir edilirken…

Milletvekillerinin 20 bin lira üzerindeki maaşlarının yetmediği tartışılırken…

40 yıldan fazla süre vergi mükellefi olan ve 25 yıl prim ödeyen bağ-kur emeklisinin 1 (bir!) bin lira emekli maaşına mahkûm edilmiş olmasının da tartışılması gerektiğini düşünüyoruz!

 

Sayın Başbakanım!..

Konuşmalarınızda sık sık öğretim üyeliği sıfatınızı siyasi sıfatınızın önünü çıkararak konuşuyorsunuz. Yani ilmî tecrübelerinizi paylaşma ihtiyacı hissediyorsunuz. Güzel de yapıyorsunuz…

Bizlerde âcizane gençliğini ve ömrünün büyük kısmını aktif siyasetin içinde geçirmiş bir kişi sıfatıyla siyasi tecrübelerimizi paylaşma ihtiyacı hissediyoruz.

Elhamdülillah, bugüne kadar siyasetten maddî bir menfaat elde etmemenin ve kimseye minnet borcu olmamanın huzuru içinde rahat yazıyor ve konuşuyorum.

Umuma hizmetin olduğu yerde, nafile ibadetin tehir edilebileceğine inananlardanız.

Bir hayra vesile olabilir, bir şerre mani olabilirsek kendimizi mutlu hisseder, hamd ederiz.

 

Teşkilat kongrelerinde dikkat edilmesi gereken hususlar…

Sayın Başbakanım!..

Parti gücünün zaafa uğramaması, kardeşlik bağlarının zedelenmemesi için teşkilat üyelerinin tespitinde dikkat edilmesi gereken bazı hususları müsaadenizle paylaşmak istiyorum:

* Paranın ve servetin kıymetini bilmeyen, müflis, batakçı, kumar ve eğlence düşkünlerine…

* Şan, şöhret, makam, servet ve kadın zaafı olanlara…

* Ticarî veya meslekî işlerinin yoğunluğundan dolayı teşkilat çalışmalarına katılamayacak olanlara…

* Ekonomik durumu çok zayıf, şahsi ticari ve mesleki işlerinde başarılı olamamış, çek ve senet’i protestolu kişilere…

* 30 Mart seçimlerinde başarılı olamamış teşkilat başkanlarına…

* Mevcut yönetimde bulunan, fakat yönetim kurulu toplantılarının ve teşkilat çalışmalarının çoğuna katılmamış üyelere…

* Değil diğer partili vatandaşa kendi parti üyelerine dahi tepeden bakan, burnundan kıl aldırmayan, partisine gönül verenlerle selamlaşmaya ve musafahalaşmaya tenezzül etmeyen, kibir ve gurur ehli kişilere…

Teşkilat yönetimlerinde vazife verilmemeli, bunlara devlet kademelerinde bilhassa idarecilik mevkilerinde yetki verilmemelidir.

* Özellikle İl ve İlçe Başkanlarının tespitinde Sivil Toplum Kuruluşlarının da görüşleri sorulmalıdır…

* Yönetimde vazife alacak kişiler “Yönetim Kurulu Üyeliği” sıfatını elde etmek için değil, hizmet etme düşüncesinde olan kişiler arasından seçilmelidir.

* Yönetimlerde yer verilmemesi gereken kişilerin vasıflarını önceden teşkilatlara tamim edilmelidir.

 

Sayın Başbakanım!..

2015 genel seçimlerinde aday olacaklarda da bazı kriterler olmalıdır.

Adayların basın ve yayın organlarına verecekleri tanıtım ilanların tek merkezden yönetilmesi daha müessir olur diye düşünüyorum.

 

Aday tespitlerinde temayül yoklamalarının ve kamuoyu anketlerinin kısmen etkili olduğu biliniyor.

Düne kadar Ak Parti’ye rey vermemiş hatta küfretmiş, fakat bugün bazı sebeplerle milletvekili olmak için kuyruğa giren ve parası da olanların, yapacağı aşırı reklamlarla kamuoyunu ve teşkilat üyelerini etkilemelerine fırsat verilmemelidir.

 

Keza bugüne kadar Ak Parti aleyhinde yayın yapmayı meslek edinmiş yayın kuruluşlarına reklam verilmesinin önüne geçilmeli ki, yarın onların parti aleyhinde daha çok yayın yapmalarına imkân tanınmamış olsun.

 

Sayın Başbakanım!..

Sizleri tebrik ediyor, başarılarınız devamını diliyoruz. Allah yar ve yardımcınız olsun.

 

“Yüksek mevkiler, her eşyayı büyülten bazı camlar gibidir. Bu mevkilerde bütün kusurlar olduklarından daha büyük görünür.” (Fenelon)

Önceki ve Sonraki Yazılar