Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Elenecek Vekil aday adayları!..

 Ak Parti’de aday tespit kriterlerinden en etkili ve önemlisi görülen genel merkez komisyonlarının mülakat görüşmeleri devam ediyor…
6 bin üzerindeki aday adayları 3-5 dakikalık ikili görüşmelerle tanınmaya çalışılacak.
Bu seçim dönemi; Yeni Türkiye’nin inşası için önemli… 
Haliyle Yeni Türkiye inşasının mimarları olacak Yeni Ak Parti meclis grubunu şekillendirecek adayların seçimi de o derece önemli.
 
Geçiş dönemi de denilebilecek geçmiş dönemlerde Ak Parti, her düşünceden, her siyasi eğilimden kişilere milletvekilliği sıfatı bahşetti. Bu sıfatın kıymetini bilenler ve hakkını verenler olduğu gibi vefasızlar ve ihanet edenler de oldu.
Ak Parti’nin ne olup olmadığı, sevenleri kadar sevmeyenleri tarafından da artık iyi biliniyor... Rey potansiyeli de doyum noktasına gelmiş durumda. Bu demektir ki, Ak Parti’ye bu saatten sonra her hangi bir şahsın pek katkısı olmaz. Diğer bir ifadeyle, Ak Parti’ye artık adaylar değer katmaz, belki Ak Parti saflarında hizmet kervanına katılmaktan değer kazanırlar.
Bu itibarla bu seçim dönemi; adayların çok sık elenip sık dokunması gereken bir dönem!..
 
Ak Parti’nin davasını ve misyonunu benimsemeyenler, milletimizin millî, manevî ve ahlakî değerlerini yeterince tanımayan ve saygılı olmayanlar aday olmamalı!
 
Mülakat sonrası yapılacak anketler ve özel istişarelerle sağlıklı bir aday tespitine zemin hazırlanabilmesi için muhtemelen müracaatta bulunan aday adaylarının dörtte üçü (3/4) ilk planda elenecektir.
 
İlk elenecek aday adayları!..
- 30 Mart seçimlerinde muhalefet partilerinden aday olan veya bağımsız aday olarak Ak Parti adaylarının kazanmaması için mücadele verenler…
- Gezi eylemlerinde şer odaklarıyla aynı safta yer alanlar; fiilen eylemlere katılan veya sosyal medya üzerinden yazı ve paylaşımlarıyla destek olanlar…
- “Benim dedem de müftü idi, ben de hacı çocuğuyum” misali, adaylık müracaatının dışında bugüne kadar Ak Parti lehinde hiçbir icraatı (söz ve eylemi) görülmediği gibi aksine Ak Parti aleyhine söz ve eylemleri tescilli olanlar…
- Devlet ve Hükümet yetkililerinin ikazlarına rağmen Paralel Yapının okulları ve dershanelerinden çocuklarını hala alamamış olanlar…
- Cemaatin alâmetifarikası durumundaki müesseselerin temsilciliğini ve bayiliğini yapmaya hala devam edenler…
- Aday olmak için değil “reklam olsun!” diye aday adayı olanlar…
- Başbakan veya Bakan tarafından özel olarak seçilip atanmış üst bürokratlardan kendilerini atayanların muvafakatini almadan istifa etmiş olanlar…
- Parti teşkilatlarında vazife almış olmalarına rağmen Temayül Yoklamalarında yüksek puan alamayanlar…
- Sözlü ve yazılı beyanatlarında parti icraatlarından ziyade şahsî icraatlarını ön plana çıkartanlar… Partinin değil kendilerinin reklamını yapmayı tercih edenler…
- Partiye üyelik kaydını yaptırmayanlar;
İlk planda muhtemelen eleneceklerdir ve elenmeliler de.
 
Aday olabilmek için hukuken parti üyeliği şartı aranmamış olsa dahi, bilhassa memur olmadığı halde daha partiye üye olmayı hazmedemeyen veya kabullenemeyen bir kişi nasıl olur da milletvekili olabilir?
Parti üyesi demek; “Partinin Tüzük ve Programını kabul ettiğini, gücü, bilgi ve tecrübeleri nispetinde parti çalışmalarına katılmayı üyelik giriş beyannamesinde beyan ve taahhüt eden” kişi demektir.
 
Partiye üye kaydı yaptırmadan milletvekilliğine aday olmak için müracaatta bulunmuş olanlar; bir manada “ben şimdilik, Partinin Tüzük ve Programını kabul ettiğimi, gücüm, bilgim ve tecrübelerim nispetinde parti çalışmalarına katılmayı beyan ve taahhüt edemiyorum” anlamına gelmez mi?
 
***
Hakan Fidan üzerinden verilmek istenilen mesaj!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan hakkındaki düşüncelerini (görevinden istifa ederken) yüksek sesle ifade etmişti.
Söylenecekler söylenmiş, istifa gerçekleşmiş, adaylık müracaatı da yapılmışken, Suudi Arabistan ziyaretinden sonra yapılan “… Biz onu böyle bir göreve getirdik. Getiren de benim. Madem öyle, ayrılırken de, eğer müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi. Dolayısıyla tabii ki kırgınım” gibi bir açıklama acaba neyin nesi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ki, siyasetteki ustalığı ve uzmanlığı tartışılmayan bir lider… Neyi nerede, nasıl konuşacağını en iyi bilen siyasetçilerden.
 
Peki, mesele kapanmışken tekrar ısıtılıp servis edilmesinin anlamı ne olabilir?
Siyasette bilinen bir gerçek; Siyasetçinin ne konuştuğundan ziyade ne anlatmak istediği önemlidir. Siyasetçinin konuşurken vermek istediği perde arkasındaki ince mesaja dikkat etmek gerekir! 
 
Sayın Erdoğan da Hakan Fidan üzerinden birilerine mesaj yollamış olabilir!
Bu taktiği, genelde tasavvuf âlimleri (şeyhleri) çok sık kullanırlar… Umuma yaptıkları sohbetlerde bazen çok güvendikleri, sağlam müritlerini örs gibi kullanırlar; onların isimlerini açıktan zikrederek, onları misal göstererek mevzuyu anlatmaya çalışırlar.
 
Sayın Fidan’ın Başbakan Sayın Davutoğlu’nun müsaadesini almadan istifa etmiş olabileceğine ihtimal vermek çok zor. 
Burada hedef olan Sayın Fidan değil, herhalde onun üzerinden diğer bürokratlardır!..
 
Usta ve uzman siyasetçi Sayın Erdoğan’ın Hakan Fidan üzerinden vermek istediği mesajı; “Ey Sayın Davutoğlu! Daha önce başbakan veya bakan tarafından nice kabiliyetliler arasından özel olarak seçilip atanmış (müsteşar, müsteşar muavini, genel müdür, özel kalem müdürü veya bu konumdaki sair üst bürokratlar gibi) olanlardan, şayet onları atayanlardan muvafakat almadan istifa etmiş olanlar varsa, sakın onları aday gösterme!” gibi de okumak gerekir! 
 
***
Gelecek yazımızda inşallah (mevcut ve eski) milletvekilleriyle parti rozeti taşıyanlardan ikinci kademede elenecek olanları değerlendireceğiz!
 
“Emevîler, zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman, dost olmadı; ama uzaklaştırılan dost, düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.” (Ebu Müslim Horasanî)
 
Vesselam…
07 Mart 2015¬ / 16 Cemâziyelevvel 1436
 
Önceki ve Sonraki Yazılar