Ahmed ÇITLAKOĞLU

Ahmed ÇITLAKOĞLU

Fındık Çığlığı: “Suçlu Ayağa Kalk!”

 Fındık…
Türkiye’de yetişen, 90 ülkeye ihraç edilen, üretip de yemediğimiz/yiyemediğimiz, ticaretini de beceremediğimiz,  yabancıların vazgeçemediği, milyonların geçim kaynağı, yerli ve yabancı baronların rant kapısı, siyasetçilerin şov ve istismar vasıtası, binbir derde deva enerji deposu müstesna bir kuruyemiş… Yersen aganigi-naganigi!
 
Fındık öyle bir nesne ki, 12 ay boyunca gündemden hiç düşmeyen, hakkında çok konuşulan, istatistikî bilgilerin dahi tutarlı olmadığı, körlerin fil tanımına benzer bir ürün!
 
***
Meclis Araştırma önergesi…
Son günlerde fındık tekeli ve üretici mağduriyetleri tartışılırken TBMM Genel Kurulunda fındıkla alakalı Meclis Araştırma önergesi, sessiz sedasız gündeme geldi ve kayboldu.
 
17 Kasım Perşembe günü MHP Grubunun verdiği, CHP Grubunun desteklediği “Fındık üreticilerinin sorunlarının tartışılması, fındık fiyatlarındaki bu düşüklüğün konuşulması ve bu konunun da Meclis tarafından araştırılması” önergesi; Ak Parti Milletvekillerinin “red” oylarıyla kabul edilmiyor…
 
Üreticiler can derdinde siyasetçiler şov peşinde!..
Muhalefetin Meclis Araştırma önergesinin Ak Parti Milletvekilleri reyleriyle reddedilmiş olması, dikkatleri bir anda; Ak Parti üzerine çevirdi… 
 
Aa… O da ne?
Önerge sahibi MHP’den oylamaya sadece 5 mebus katılırken, önergeye destek veren CHP’den  ise ancak 14 mebus katılıyor!.. Önerge 23 Ak Parti Milletvekilinin reyleriyle reddediliyor.
 
Ak Parti Milletvekili sayısının az olmasını bir dereceye kadar anlamak mümkün. Zira mecliste çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisi genelde muhalefetten gelen önergeleri (muhtevası ne olursa olsun, muhalefetin iktidardan gelen teklifleri reddettiği gibi) peşin hükümle reddeder!.. 
Bu sebeple Ak Parti Grubu Milletvekillerinin bu önerge oylamasında Mecliste fazla sayıda bulunmaması normal sayılabilir.
 
Ya önerge sahibi MHP’lilerle onları desteklediğini söyleyen ve önerge lehinde konuşma yapan CHP’lilerin makul sayıda katılmaması nasıl izah edilecektir?
 
Araştırma önergesinin 23 reyle reddedilmesinin sorumluluğu; iktidarın mı, yoksa 174 sandalyeden 155’inin boş olduğu önerge sahibi ve destekçisi MHP ve CHP’nin mi omuzlarındadır?
 
40 sandalyeye sahip MHP hem grup adına önerge verecek, hem de kendi önergesine ancak 5 mebusla destek verecek!
134 mebusu bulunan CHP hem grup adına önergeyi desteklediğini söyleyecek, hem de ancak 14 mebusu oylamaya katılacak!
CHP ve MHP Genel Başkanlarından ise hiç ses çıkmayacak…
Sonra da, “Ak Parti, fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılması için Meclis Araştırmasına imkân tanımadı” diyerek üreticilere şov yapmaya kalkışacak!
Ve milyonları ilgilendiren dikkat çekici bu tablo, üstelik ulusal TV ve basında da hiç haber niteliği taşımayacak… Bir gariplik yok mu bu işte?
 
Bu manzarayı seyreden fındık üreticileri de, “Allah razı olsun… Bizleri düşünmeyen, mağduriyetimize kulak vermeyen iktidara karşı muhalefet partilerine teşekkür ederiz” diyecek, öyle mi?
Bu mudur siyaset?
Böyle mi olmalıdır, üretici menfaatleri adına mücadele?
Böyle bir muhalefet mantığı; küçük bir umut ışığına dahi odaklanan mağdur üreticilerin duygularını istismar etmek, sayılmaz mı?
 
***
Fındıkta kimler suçlu?..
Kimler suçlu değil ki!..  Ulusal Fındık Konseyi (UFK) ve  Fındık Tanıtım Grubu (FTG)  başta olmak üzere fındık ve fındık üreticisi adına kurulmuş bütün kurum ve kuruluşlardan siyasetçilere, üreticisinden tüccarına, sanayicisinden ihracatçısına kadar suçlular arasında kimler yok ki?
Fındık üreticilerinin “Suçlu Ayağa Kalk!” çığlığını duyan kim var ki?
 
Fındık adına konuşan çok… Daha doğrusu konuşmayan yok! 
Esasen fındık ve üreticinin bilinmeyen herhangi bir sorunu da yok… Herkes her şeyi gayet iyi biliyor. 
Belki de her şey iyi bilindiği için netice alınamıyor!
 
Fındığın enerji kaynağı olduğu, tansiyona, kolesterole, kansızlığa, uykusuzluğa, sinir bozukluğuna iyi geldiği, cildi gençleştirdiği, kemikleri ve dişleri güçlendirdiği; resmi ağızlardan söylenir ve reklamı yapılır… 
Lakin ilk ve ortaöğretim çağındaki yavrularımıza, enerjiye ihtiyacı olan sporcu ve güvenlik mensuplarımıza nedense fındık yedirilmez… Sağlık müesseselerinde doktorların reçetelerinde fındık yer almaz.
 
İstatistik raporlarında ülkemizde üretilen fındığın %15–20 kadarının (100-120 bin ton) iç piyasada tüketilmekte olduğu yazılıdır. Ne gariptir ki bu rakamlar 5-10 yıldır aynen tekrarlanıp pek değişmezken… 
2002 yıllarında 30 bin Dolar seviyesinde olan Türkiye’nin toplam ihracat rakamları son yıllarda 140 bin Dolar civarında seyrederken…
Gerek iç tüketim, gerek ihracat rakamlarında yıllardır niçin pek bir değişikliğin olmadığını sorgulayan birileri de nedense bulunmaz!
 
İhraç ülkeleri arasında Müslüman ülkeleri niçin yoktur?
En fazla ihracat yapılan 14 ülke arasında bir tane halkı Müslüman ülke bulunmuyor.
Ne hikmettir ki, halkımıza fındık yedirilmediği gibi sair halkı Müslüman olan ve petrol zengini ülke insanlarının da fındık yemeleri pek istenilmemiş!.. Acaba bu, gizli bir proje taktiği olabilir mi?
 
Yabancı futbolcular gücünü fındıktan mı alıyor?
Enerji kaynağı olan fındığın kıymetini Avrupalılar iyi biliyor olmalı ki, en fazla fındık ihracatının yapıldığı ülkeler; Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya başta olmak üzere sair Avrupa ülkeleri… Bu ülkelerde top koşturan futbolcuların başarılı olmalarının sırrı acaba çok fındık yemeleri midir?
 
***
Fiskobirlik fındığın neresinde?
Bugünün siyaset mantığı ve meclisteki sandalye sayısı üstünlüğüne göre; Ak Parti ne derse o olur. Ak Parti’nin desteklemediği ve kabullenmediği bir meselenin hayat bulması zordur.
 
Ak Parti, 12-14 yıl öncesine kadar fındık denilince ilk akla gelen, dünya markası, ciddi, güvenilir bir müessese olan Fiskobirlik’i defterden silmiştir!
Ak Parti, eski gücünü kaybeden, kooperatif ortaklarının dahi desteğini çektiği Fiskobirlik’e iktidar süresinde destek vermemiş, hatta hükümet olarak destek vermeyeceklerini de defalarca deklare etmiştir. Fiskobirlik kendi yağıyla kavrulmaya terk edilmiştir. 
Hükümetin bu tavrı; doğrudur yanlıştır, haklılık payı vardır yoktur… Bu ayrı bir mevzu… Lakin gerçek budur. Bu itibarla Fiskobirlik üzerinde fındık politikasının yürütülmesini beklemek; (bugün itibariyle) içi boş bir hayaldir. Ve bu kanaldan çözüm beklemek boşuna zaman harcamak olur.
 
***
Mecliste Fındıkta Giresun damgası!..
Meclis Araştırma önergesi görüşmelerine iki Giresunlu mebus damga vuruyor…
Biri Ak Parti Grubu adına önerge aleyhinde konuşan Cemal Öztürk, diğeri CHP Grubu adına önerge lehinde konuşan milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu.


 
Hâsılı kelam:
- Herkesin ve herkesimin gayet iyi bildiği fındık ve üretici sorunları; laf değil, icraat bekliyor.
- Mesele fındık tekeli FERERO düşmanlığı değil, fındık fiyatının piyasa şartları hilafına manipüle edilmesi meselesidir. Araştırılması ve müdahale edilmesi gereken mesele de budur.
- Ferrero tekeli, Devletin kısa vadede Fiskobirlik eliyle (onun depo ve kalifiye eleman imkânlarıyla, düşük maliyetle) fındık alımıyla kırılabilir. 
- Uzun vadede ki gelecek yıldan itibaren mutlaka Ferrero ile rekabet edebilecek (özellikle son 2-3 yılın ihracatçı firmalar arasında ismi geçen 15-20 firma başta olmak üzere) yerli sanayici ve ihracatçı işletmecilere destek ve teşvik verilmelidir.
- Düşük fındık fiyatının oluşumuna sebep gösterilen, fındığın emanete bırakılmasının önlenebilmesi için lisanslı depoculuk bir an önce hizmete sunulmalı… Lisanslı depoculuğun gecikme sebepleri araştırılmalı, sorumlu olanlardan da hesap sorulmalıdır.
- Dâhilde fındığın tüketilmesi teşvik edilmeli… Okullara, spor kulüplerine, TSK ve Emniyet teşkilatına fındık servis edilmelidir.
- İcraat hususunda bugün siyaset kanalları tıkanmıştır… Çözüm; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın neşteriyle mümkün olacaktır!
 
“Bir memlekette zayıf kavim eziyet görüyorsa, oranın padişahına uyku haramdır. Halk sürü, padişah çobandır. Eğer halk padişahtan zulüm, tecavüz görüyorsa, o padişah çoban değil, kurttur.” (Şeyh Sâdî Şîrazî)
 
Vesselam… 
21 Kasım 2016 / 21 Safer 1438
 
Önceki ve Sonraki Yazılar