İDEALLERİMİ SEVİYORUM

Teşkilatlarda çok yaygındır; Lider bir icraat yapacaktır. Mensupların aklına bu icraat yatmaz. Ama bir yiğit çıkıp da “bu iş yanlıştır” diyemez ne hikmetse. Akla yatmayan icraatları herkes uygular. Ortak kanaat ise “vardır bir bildiği” yönündedir.
            Zaman lideri haksız çıkarır ama kimse konuyu da gündeme getiremez. Herkese “işine bakmak” emri verilmiştir.
            xxx
            Baba sertleşerek bir karar verir. Hanımın aklına yatmaz. Çocuklar inanmaz. Ama kimse itiraz edemez ve babanın dediği yapılır. Zaman babayı haksız çıkarır.  Lakin kimse yanlışlığın hesabını soramaz. Eleştirenler saygısız addedilir. Büyüklere hürmetsizlik çok ayıptır!..
            xxx
            Siyasetin üstleri bir karar verir. Bunun mensuplar uygular. Kim itirazda bulunur ve aykırı bir fikir öne sürerse “ihraç edilmeyi hak etti” kararıyla karşılaşır. Siyasi liderin yanlışlığını zaman tescil eder ama itiraz eden çoktan evin yolunu veya oradan da kovulacağını bile bile başka partinin yolunu tutmuştur.
            Siyaset liderin emirlerini yerine getirme mesleğiymiş ve bunlar gayet normalmiş. Emredileni yaparsın ya da çekip gidersin.
            xxx
            Kamu yönetiminde amir emreder ve memur icra eder. Aykırı fikir beyan etmek itaatsizliktir çünkü. İtiraz eden çıkarsa şayet,  bilmem hangi kanunun hangi maddesinin falan bendine göre “amire itaatsizlikten” icabına bakılır ve sindirilir. Zaman memuru haklı çıkarır ama memur çoktan zayii olmuştur bile.
            Allah aşkına cumhuriyet kurulduğundan beri mekteplerde demokrasi anlatmamızın ne anlamı var. Birisi izah etsin de anlayalım. Hani kararlar ortak alınmalıydı diye anlatırdık. Öğretmen örenciyi ciddiye almıyorsa, müdür öğretmeni ciddiye almıyorsa… Mekteplerde ne iş yapılıyor o zaman. Güçlü olanın haklı olduğu bir demokrasi tipi hangi mekteplerde öğretildi bu millete.
            Allahın emirlerini anlatamayan veya uygulayamayan imamlar nerden çıktı. Bunların eğitimlerinden kim sorumlu Allah aşkına..
            Kamu yönetiminde amirin memuru yemesini hangi eğitim kurumları öğretti bu millete. Demokrasi niye anlatıldı yıllardır bu topraklarda.
            Derse zamanında girmeyi beceremeyen, girse de dersi dolu dolu işleyemeyen öğretmenleri nereden ithal ettik. Üç gün sonrasını planlayamayan yöneticileri bize hangi vatan hainleri pazarladı.
            Konuşmayacakmışız.
            Karışmayacakmışız.
            Kaytarmayacakmışız.
            Görevimiz emredileni seve seve yapmakmış.
            Âkil adamlar cevap versin; düşmana ihtiyacımız var mı?
            Yüzbinlerce ana kuzularını bu vatana bunun için mi kurban verdik?
            17 kere devlet kurmakla övünmektense 16 kere kurduğumuz devleti kendi ellerimizle nasıl darmadağın ettiğimizi kimse bize niye anlatmaz?
            Büyük bir adam; “her işe burnunu sokma” demişti, ama olmuyor işte…
            Çocuklarımı vatansız bırakmak istemiyorum.
            Bizi vatansız bırakmamak için şehit olanlara kurbanım.
 Şerefini geldiği yerde bırakarak bizi zayii etmek için ithal/imal edilenlerden nefret ediyorum.
 Bu büyük milletin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
İtiraz edenlere de acıyorum.
            Bu vatanın selameti için görevini hakkıyla yapanların ayaklarına, yüreklerine kurban olayım.
 Çalışmayı ve dürüstlüğü unutmayanların ayaklarının tozu olayım.
 Yiğitlerin yollarındaki çukurlara dolgu olmaktan gurur duyuyorum.
İdeallerimi seviyorum.     
Önceki ve Sonraki Yazılar