Orhan YAZICILAR

Orhan YAZICILAR

KASAP ET DERDİNDE; KOYUN CAN DERDİNDE....!

Öfke aklın düşmanıdır ve tedavisi olmayan bir hastalıktır. İnsanlar öfkeli olduğu zamanlarda duygularını kontrol etmekte zorluk çeker ve taşkınlıkla ölçülerini kaybederler.
II. Sultan Selim “Akıl altından bir taçtır, her kafaya uymaz.” Derken
Hz. Ali ; “Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz” diyor.  

Öfkeli insan saldırgan olur. Öfkenin ateşi önce sahibini yakar. Çünkü öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır.

Siyasi arenada yaşanan tartışmalar ve kavgalar insanları gerdi. Başımızda bunca maddi ve manevi sıkıntılar var iken, “Kasap et derdinde, koyun can derdinde” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Doğrusu siyasi kavgadan nemalanmak insanlık ayıbıdır.
İnsan yattığı zaman ölümü yastığının altında, uyandığında ise burnunun ucunda görmesi gerekir.” Ama ne yazık ki, tamahkârlık ve hırs gözleri kör, kulakları sağır, vicdanları yok ediyor.

Bir ülkede yargı tartışılır hale gelirse insanlar arasında güven azalır, huzursuzluk artar. Ne olursa olsun önemli bir kurumu yıpratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü “Adalet mülkün temelidir.” En kötü adalet, adaletsizlikten daha iyidir.
Bu süreçte dördüncü kuvvet olan basın yayın organları tarafsız olup; “Bu yanlıştır, ama bu da doğrudur.” demesi gerekirken, kendi tarafına jest olsun diye “ne yaparsan haklısın” diyerek mevcut süreci daha da çıkmaza sokmaktadır.

Birbirine hakaret ve küfür eden siyasi aktörlerin davranışlarını mazur görmek mümkün değildir. Burada özgür basın varsa onun görevi doğruya doğru, yanlışa yanlış demesi gerekir.

Ne hikmetse Türkiye'de yandaş gazeteci, havuz medyası, paralelci basın diye kavramlar türetildi. Birinin ak dediğine diğeri kara deme gafletine düşmektedir. Bu anlayıştan vazgeçilmelidir.

Son günlerde bazılarına göre her şey yolunda, bazılarına göre de ülke çıkmaza sürüklenmektedir. Eğer gemi su almaya başlarsa, ülkede ne demokrasi ne de huzur kalır.
Bugün hiçbir kimse hatasından dolayı eleştirilmeyi kabul etmiyor. Eleştirilerin bazıları da saygı sınırlarını aşıyor. Bu durum her geçen gün düşmanlığa doğru gidiyor.

Bu ülkede güzel şeyler oluyorsa takdir etmeli, ama yanlışlar varsa eleştiri yapmak doğal olmalıdır. İnsan bazen en yakınının bile hatasını yüzüne söyleyebilme cesaretini ve samimiyetini gösterebilmelidir.
Artık ne kaybedecek zamanımız, ne yıpranacak sinirlerimiz kaldı. İğneyi önce kendimize, çuvaldızı başkasına batırırken empati yapmalıyız.

Ülkede huzurun sağlanması için ortak akılla, sağduyulu, sabırlı ve mantıklı olmak gerekir. Siyasi rant uğruna ne felaket tellallığı, ne de haksızlığa göz yummalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar