Özkan GÜNGÖR

Özkan GÜNGÖR

10 KASIM: BİR MİLLETİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN LİDERİ ANMAK

Tarih, büyük liderleri yalnızca yaptıklarıyla değil, bıraktıkları kalıcı mirasla değerlendirir. Mustafa Kemal Atatürk'ün mirası, bir imparatorluğun enkazından, çağdaşı pek çok devletten daha ileri olan, insan hak ve özgürlüklerini temel alan, bağımsız, laik ve demokratik bir cumhuriyet inşa etmiş olmasıdır. 10 Kasım, sadece bir yas günü değil; aynı zamanda bir milletin kaderine yön veren, onu emperyalizmin pençesinden kurtarıp modern bir cumhuriyet çatısı altında birleştiren bu köklü dönüşümün fikirlerini, ideallerini ve eserlerini anlama, sahiplenme ve yaşatma günüdür. Bu nedenle, onu anmak, bir matem olmanın ötesinde; fikirlerine, devrimlerine ve mirasına sahip çıkma sorumluluğunu içeren bir görevdir.


Atatürk'ün inşa ettiği bu mirasın temelleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonrasındaki enkazı üzerinde atıldı. İmparatorluk, sadece toprak kaybetmekle kalmamış, Mondros Ateşkes Antlaşması'yla siyasi iradesini de fiilen kaybetmiş ve emperyalist güçler tarafından paylaşılmış bir devlet haline gelmişti. Üç kıtaya yayılmış imparatorluk, emperyalist güçlerce kuşatılmış ve Sevr Antlaşması'yla teslim alınmaya çalışılan dar bir vatan toprağına hapsolmuştu. İşgal altındaki bir vatan, yokluk içindeki bir ordu ve tükenmiş bir millet... İşte bu umutsuz tablo, Kurtuluş Savaşı'nın ne denli insanüstü bir çabayla verildiğini gösterir. Bu zorlu ortamda, Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasıyla başlayan kurtuluş mücadelesi, askeri başarılarla taçlanırken Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu ve diplomatik zaferlerle de siyasi varlığını tüm dünyaya kabul ettirdi. Bu mücadele, sadece Türk milleti için değil, tüm mazlum milletler için emperyalizme karşı kazanılmış tarihi bir zafer olmuş; yalnızca bağımsızlık savaşını değil, aynı zamanda laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti'ni inşa etmenin de temelini oluşturmuştur

 Mustafa Kemal Atatürk Vatandaşlar İle Konuşurken

Zafer kazanılmış, düşman denize dökülmüştü ama asıl mücadele şimdi başlıyordu. Atatürk'ün diğer büyük başarısı, savaş meydanlarındaki zaferlerin kalıcı olması için siyasi, sosyal ve kültürel bir dönüşümün şart olduğunu görmesindeydi. Bu hamle, III. Selim'den II. Mahmut'a, Tanzimat'tan Jön Türklere uzanan uzun modernleşme çabalarının nihai ve en radikal adımı oldu.2 Ancak bu seferki, tebaayı yurttaş yapma, ümmeti millet bilincine kavuşturma ve köklü bir siyasi dönüşüm gerçekleştirme hedefini taşıyordu. Cumhuriyetin ilanı, bu uzun soluklu arayışın taçlandığı an oldu. Saltanatın kaldırılması, hilafetin lağvı ve cumhuriyetin tesisi ile artık egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değişikliği değildi; o, toplumu kökten değiştirecek bir dizi devrimin de habercisiydi. Bu devrimler bir medeniyet projesiydi ve hedefi, Türk milletini muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaktı.


Atatürk'ün etkisi, ulusal sınırların çok ötesine geçti. O, emperyalizme karşı verilen başarılı mücadelenin öncü komutanı olarak tüm mazlum milletlere ilham kaynağı oldu. "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi, sadece iç politikamızın değil, aynı zamanda dış politikamızın da temel felsefesini oluşturdu.3 Askeri ve siyasi dehası, reformist kişiliğiyle yalnızca Türkiye'nin değil, 20. yüzyıl dünya tarihinin de en önemli şahsiyetleri arasında yerini aldı. Dünya liderleri ve tarihçiler, bir imparatorluğun enkazından modern bir ulus-devlet yaratma başarısına hâlâ hayranlık duymaktadır. Bu hayranlığı, İngiltere Başbakanı David Lloyd George, şu sözlerle ifade etmiştir: “Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki o büyük dahi, çağımızda Türk Milletine nasip oldu.”

 

tattaurk-2.jpg  Mustafa Kemal Atatürk’ün Cenaze Töreni

Bugün, Atatürk'ü anmak, onun bıraktığı esere sahip çıkmakla mümkündür. O, sadece geçmişte yaşamış bir isim değil, fikirleriyle, ilkeleriyle ve ülküsüyle yaşayan bir rehberdir. 10 Kasım'lar, onun "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır"5 sözünün sorumluluğunu her bir yurttaşın omuzlarında hissettiği, içimizi derin bir hüzün ve özlem kapladığı gündür. O'nu anlamanın yolu, kurduğu cumhuriyetin değerlerini korumak, aklın ve bilimin rehberliğinde, ülkeyi daha ileri hedeflere taşımak için çalışmaktan geçmektedir. Bizlere bu aziz vatanı armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyoruz. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.


Kaynakça 
1. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2024.
2. Atatürk, M. K. (1931, 20 Nisan). TBMM'deki Söylevi. Atatürk Araştırma Merkezi. https://www.atam.gov.tr (Erişim Tarihi: 02.11.2025).
3. Lord Curzon'un bu sözü, dönemin İngiliz basınında ve daha sonra birçok tarihçi tarafından aktarılmıştır.
4. Atatürk, Mustafa Kemal. TBMM V. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Konuşması. 5 Şubat 1937. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I içinde).

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar