Prof. Dr. Şaban ŞİMŞEK

Prof. Dr. Şaban ŞİMŞEK

PKK'yı Bitirmenin Üçüncü Aşaması (4)

Terörizmin finansmanı:

Öncelikle tanımlarını yapmak gerekirse finansman, "belli bir iş için gerekli para veya paraya dönüştürülebilecek her türlü ekonomik değerin sağlanması" ; terörizmin finansmanı ise "terör eylemleri gerçekleştirmek amacında olan gerçek kişi veya örgütlere, kuruluşları ve faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli maddi kaynakların (bilerek) sağlanması veya sağlanmasına yardımcı olunması" olarak tanımlanabilir.

Terör örgütlerinin oluşumunda belki en temel unsur bir ideolojidir ama onu ayakta tutan insan, finansal kaynak ve iç-dış desteklerdir. Bunlardan insanı, terör örgütü için yapı taşı, finansmanı ise ona hayat veren su-ekmek olarak yorumlayabiliriz.

Örgütler kuruluşları için bir finansa ihtiyaç duydukları gibi varlıklarını ve faaliyetlerine devam ettirmek, üyelerinin yiyecek, giyecek, barınma giderlerini karşılamak, yeni üye bulmak, elemanlarını eğitmek, eylem için silah-mühimmat temin etmek, propaganda ve haberleşme işlerini yürütmek, ulaşım ve tedavi masraflarını temin etmek için finansal kaynağa ihtiyaç duyarlar.

Bu örgütler finansal kaynağı sağlamada üç aşamalı bir süreç takip ederler: Kaynağın elde edilmesi, elde edilen bu kaynağın ihtiyaç duyulan yere nakli, nakledilen kaynağın kullanılacak zamana kadar muhafazası.

Terörizmin finansmanında bazı incelikler?

Özellikle 11 Eylül saldırıları paranın (finansal kaynak) terörizmin motoru olduğu gerçeğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Interpol'e göre terör örgütlerinin yaptığı eylemlerin sıklığı ve büyüklüğü finansal güçleriyle orantılıdır. Bu sebeple terör örgütlerinin hangi sebeplerle finansal kaynağa ihtiyaç duyduklarının, bu kaynakları hangi yollardan temin etiklerinin bilinmesi; söz konusu paranın temini, mevcudiyetinin tespiti ve transferinin önlenmesine yönelik tedbirlerin alınmasında, yani terörün önlenmesinde kritik öneme haizdir.

Terör örgütleri önceleri küçük rakamlarla iş yapabilmekteydi. Mesela İrlanda Devrimci Kardeşler Örgütü ABD'de yaşayan İrlanda kökenlilerden gelen 400 Dolar ile kurulmuştu (19.Yüzyıl). Oysa CIA'nın yaptığı bir araştırmaya göre, FKÖ'nun 1990 yılı itibarıyla sahip olduğu servet yaklaşık 10 Milyar Dolar idi (*).

Aslında terör örgütleri en çok parayı, eylemleri gerçekleştirmek için değil, karışık yapılarının devamlılığını sağlamak ve elemanlarını (kadrolu memur gibi) sürekli elde tutabilmek için harcamaktadırlar. Örneğin; El Kaide örgütü kaynaklarının %90'ını iletişim-propaganda-basın yayın, elemanlarının eğitim faaliyetleri, barınma, beslenme, örgütün kendini koruması gibi alanlarda harcarken, eylemsel faaliyetler için sadece %10'unu kullanmaktadır. Daha doğru bir tabir le bu kadarı amaçladığı terörist faaliyetlerin fiiliyatı için yetmektedir.

Ancak bazı durumlarda bir faaliyet inanılmaz rakamları ve süreyi de gerekli kılabilmektedir. Mesela; 11 Eylül saldırısı gibi bir eylem için 5-6 tane elemanın uçuş eğitimi alması zaman olarak 1-2 yılı alabilmekte ya da bir TV kanalı için ödenecek uydu kiralama bedeli 3 milyon doları bulabilmektedir.

Öte yandan devletler tarafından alınan teknik önlemleri aşmak, gelişen teknolojiye ve şartlara bağlı olarak profosyonelleşmenin beraberinde getirdiği giderler de örgüte önemli bir külfet getirmektedir.

Terör eylemlerinin finansmanla ilgili olarak bir özelliği de örgütün harcadığı paranın kat kat üstünde (can kayıpları ve manevi kayıplar hariç) maddi kayıplara sebep olabilmesidir. Mesela 11 Eylül saldırıları, sadece ABD'ye 2 Trilyon Dolar gibi bir fatura getirirken, örgütün bunun için harcadığı para yalnızca 500 Bin dolardır. İstanbul'daki HSCB ve Sinagog saldırıları için örgütün harcanan para sadece 40 Bin Dolar civarında iken maddi, manevi-psikolojik zararların boyutu herkesin malumudur.

Bunlardan çıkan sonuç terörün finansmanının önlenmesine yönelik yapılacak mücadelenin asimetrik olduğu, yani terörün terörle mücadeleden çok daha düşük maliyetli olduğudur. Çarpıcı bir örnek olarak şunu verebiliriz: ABD'nin hesaplarına göre Iraklı isyancılara direnişlerini sürdürebilmeleri için 200 Milyon Dolar yeterken, bunu bastırmak için ABD kasalarından çıkan para yıllık 100 Milyar dolardır.

Buna paralel olarak bölücü terör örgütünün ülkemize verdiği maddi zarar (şehitlerimiz, onların ekonomik değeri hariç) 300 Milyar Dolardan fazladır.

Bütün bunlar terör örgütleri için daha çok masrafı, doğal olarak ta kaynak oluşturmak için daha çok eylemi-para suçunu işlemeyi gerektirirken, devletleri de terörün önlenmesi için çok daha büyük paraları gözden çıkarmaya zorlamaktadır. Zira aksi durumda terörle oluşacak zarar çok daha büyük olmaktadır.

Terörizmin küreselleşmesi

Burada belki 90'lı yıllarda yürürlüğe giren uluslararası finans pazarlarındaki devlet müdahalelerinin kaldırılması da etkili olmuş olabilir. Bu aynı zamanda terörün uluslararası bir boyut kazanmasını, çok uluslu, birbiriyle menfaat ilişkisi olan çok örgütlü yapıların ortaya çıkmasına da ön ayak olmuştur. Buna "terörizmin küreselleşmesi" dersek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Bu çerçevede oluşan uluslararası suç ekonomisinin hacmi 1,5 Trilyon dolar civarındadır. Bu rakamın 500 milyar dolarlık kısmı sermaye kaçışı şeklinde olurken geri kalan kısmı ise örgüt tarafından elde edilen suç gelirleridir. Bunun da büyük kısmı iş adamlarının yaptığı bağışlar, üyelik aidatları, resmi ve yasal görünümlü işletmeler, dernekler, vakıflar, yayın gelirleri, kültürel sosyal etkinlikler gibi meşru kazanç temelli gelirler ve uyuşturucu kaçakçılığı (narko terörizm, sadece bunun yıllık cirosu 400 milyar dolardır) insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, değerli taş-maden kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, sahtecilik (sahte para, sahte belge düzenleme, sahte mal-eşya), karapara aklama gibi meşru olmayan yasadışı faaliyetlerden elde edilmektedir.

PKK terör örgütünün gelirleri de benzer suçlardandır. Buna akaryakıt kaçakçılığını, sigara kaçakçılığını, uyuşturucu üreticiliğini, sahtecilik gibi faaliyetleri de eklemek gerekir. Bu şekilde PKK'nın elde ettiği yıllık gelir yıllık yaklaşık 500 milyon Avro civarındadır. Son 20 yıllık dönemde Türkiye üzerinden yapılan göçmen kaçakçılığında yaklaşık 600 Bin kişinin yurt dışına taşındığı ve PKK'nın bundan yaklaşık 5 Milyar Dolar gibi müthiş bir gelir elde ettiği tahmin edilmektedir.

PKK'nın Avrupa'da kullandığı veya ona ciddi şekilde yardım ve yataklık yapan, çoğu kar amacı gütmeyen kuruluşlar olarak adı geçen bir takım dernek, vakıf, yardım örgütlerinin sayısı 400 civarındadır. Bunlar arasında Afrika'daki açlara, mamasız-ilaçsız çocuklara yardım kampanyaları(!) da mevcuttur. Bu kuruluşların parasal yardım-mali destek yanında belki de ondan daha önemli olan siyasi ve lojistik destek sağladıklarını da unutmamak gerekir.

Interpol rakamlarına göre PKK, sadece uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olarak 178 değişik organize suç örgütü ile ilişki içerisindedir. Yıllık geliri 500 milyon Avro civarında olduğu tahmin edilen PKK'nın bu kaçakçılıktan yıllık 250 milyon Avro suç geliri elde ettiği düşünülmektedir.

Günümüzde terörün artmasının bir nedeni de…

Günümüzde terörün artmasının bir nedeni de terörün kolayca finanse edilmesidir. Terörizmin küreselleşmesinde anlattıklarımıza ilave olarak işaret edilmesi gereken bir nokta da fon transferlerinin çok kolaylaşmış olmasıdır.

Terör örgütleri bazen eski usulle kurye kullanırken, çoğu zaman artık modern bankacılık yöntemlerini tercih etmekte, mesela yer altı bankacılığı denen havale ve hundi yöntemlerine yönelmektedir. Farklı bankalarda çok sayıda hesap açılmakta, mevcut hareketsiz hesaplar kullanılmakta, öğrenci hesapları biraz para vererek satın alınmakta, aracı kurumlar, kredi kurumları, yasal kumarhaneler, döviz şirketleri, elektronik transfer sistemleri, özellikle ihracat ve ithalatla uğraşan şirketler devreye sokulmaktadır. ABD'de sadece cep telefonu kullanılarak yapılan ödeme sistemlerinde hacmin 250 Milyar Dolar olduğunu, tüm para transferlerinin ise %90'ının elektronik transfer yoluyla yapıldığını göz önünde bulundurduğumuzda, terörün finansmanı ve bunun yerine ulaştırılmasında ne denli uygun bir zemin olduğu-oluşturulduğu ortaya çıkmış olur.

Sonuç olarak terörizmin nasıl kaynak sağladığı ve taşındığı sorusuna verilecek cevap "yapabildikleri her şekilde" olacaktır. Bu sebeple terörün ve terörizmin önlenmesi de (bizim için öncelikle ve özellikle PKK terörü tabii ki) o denli çeşitli, incelikli, meşakkatli ve uzun vadeli olacaktır.

(* Ortadoğu'da kimin terör örgütü, kimin devlet olduğu ayrı bir mevzudur)
Kısmet olursa haftaya bu yazı serisini sonlandıracağız.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar