Şenol Güneş Yorumcu Olmalı…

Trabzonspor her yönüyle, gittikçe çok ilginç bir hal almaya başladı…

Takım, 3’e bölünmüş durumda.

Bir yanda, “Sadri Şener ve iki yönetici”, diğer bir yanda, “Faruk Özak, Nevzat Şakar, Şenol Güneş, Hayrettin Hacısalioğlu (Yabancı kontenjanından)” ve bir yanda da “Taraftar”…

 

***

 

Sadri Şener kesimine bakıldığında, UEFA, TFF gibi kurumlarla mücadele etmeye çalışıyorlar…

Dönüp Şenol Güneş kesimine baktığınızda ise, Sadri Şener ile içeride kavga halindeler…

Bi’ bakıyorsunuz taraftar; vermeden istiyorlar. O da bir diğer ilginç detay…

 

***

 

Sezon başladı…

Ortada doğru düzgün transfer yok!

Bu başta teknik heyet olmak üzere, yönetimin eksikliği.

Ve işin en acı tarafı, yönetim ile teknik heyet çatışmasının bedelini, Trabzonspor ödüyor…

 

***

 

Trabzonspor’un tek bir transfere ihtiyacı var!

Bonservis bedeli filan da yok…

Bu transfer kulübe, sıfır maliyet, yüzde yüz kar sağlar…

İsmini açıklıyorum…

“Huzur”…

Evet!!!

Huzur transfer etmeli takım, başka başarı gelmez…

 

***

 

Videoton maçı da olmak üzere her maç sonu, tek tip bir Şenol Güneş görüyoruz…

Açıklama aynen şöyle: “Oynanan futboldan memnun değilim. Pozisyon üretmekte zorlandık. Kazanmamız gereken maçtı. Gol yemeden kazanmamız gerekiyordu. Gol yemedik ama kazanamadıkta. Rakip sert oynadı. Rakip iyi savunma yaptı. Rakip sabırlı oynadı…”

Şenol Hocam, bu ne!

Hocam, bunları sen değil; Şansal Büyüka konuşacak, Erman Toroğlu konuşacak, yorumcular konuşacak…

Yorumcuların işi, bunları konuşmak; senin işin, bunları çözmek…

Maç sonu, “Şansımız yüzde elli” diyorsun…

Bunu taraftar diyecek hocam, istatistikçiler diyecek…

Sen değil!

90 Dakika boyunca Trabzonspor’un kaleye isabetli şut sayısı “1”…

Sevgili hocam; bana, taraftara, herkese söylemen gerekenler bunlar değil…

Bize, bir daha ki maçı nasıl kazanacağını anlatmalısın…

Taraftarımız endişelenmesin, bir daha ki maçı kazanacağız diyip bir daha ki maçı kazanmalısın…

Senin görevin yorumculuk değil hocam, antrenörlük…

Ama merak saldıysan, iyi yorumcu olabilirsin…

 

***

 

Trabzonspor taraftarı nasıl bir mantalite ile takımı destekliyor, çözemedim…

Sadri Şener, sezon sonundan sezon başına kadar Trabzonspor’un en sıkıntılı döneminde pek etkili olamadı…

Bi’ tane taraftar da istifa etsin demedi…

Sezon açıldı, taraftar istifa diye yıkıyor ortalığı…

Böyle bir saçmalık olabilir mi?

İstifa etmesi gerekse idi, geçen sezonunda istifa edecekti veya istifaya davet edilecekti…

Sezonun başında, taraftarın, başkanını istifaya davet etmesinin tek açıklaması vardır, o da: Trabzonspor’un bu sene düşman sayısı çok az, biz de düşman olmak istiyoruz, demesidir…

Taraftar forma almaz, kombine almaz, maça gitmez; kahvede Trabzonspor’u eleştirir…

Her taraftar için söylemiyorum fakat Trabzonspor’un çoğu taraftarı böyle…

Tribün organizasyonu bile yapamıyorlar…

Herkes bir tezahürat yapıyor, herkes ayrı şeyler bağırıyor…

Arada bir aynı şeyler denk gelince de; senkronizasyon oluyor…

Önce bunların çözülmesi gerekirken, istifaların konuşulması anlamsız…

Bu saatten sonra istifa olmaz!

İstifaya da kimse çağırılamaz!

Kulüpte istifa etmesi gerekenler var fakat bunlar zamanında istifa edecekti veya ettirilecekti…

Şimdi değil…

 

***

 

Trabzonspor küme düşmeyeceğine göre, en fazla 25-30 yıldır olduğu gibi şampiyon olamaz…

En azından, ağzını açıp; kulübün düşmesini bekleyen TFF’ye fırsat vermeyelim…

İç savaşı bitirip eksiklikleri giderdikten sonra tek yumruk olarak gerekli mesajı düşmanlara vermek atılacak en akılcı adımdır…

 

***

 

Konuyla alakası yok ama yazmasam içimde uhde kalır…

Yıldırım Demirören, Trabzonlular için Laz diyor…

Demirören’in okul diplomalarını, babası parayla almıştır, bilmem bilir misiniz?

Ayrıca bir de İlhan Cavcav’ın Sadri Şener için bir cümlesi var: Trabzonspor’u kastederek, “Kafalarına sı*****m ben bunların” diyor…

Yahu Cavcav, yaşın olmuş 76…

Nasıl denk getirecen, bana bir anlat hele!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar