EĞİTİM, YÜREKLERE DOKUNMAKTIR


Hikaye1
: Karlı bir kış sabahı baba ile kız evden çıkarlar. Kayganlaşan yolda yürümektedirler. Baba, kızının kayarak düşebileceğini düşünerek; “-Kızım, bana sıkı tut. Yoksa, kayarsan düşüp zarar görebilirsin.” Kız, babaya tutunmaya çalışır ama endişelidir. Babasına tutunamayabileceği akınla gelir. Bu sefer kız babayı uyarır; “-Baba, ben sana tutmasam da; sen benim elinden tutsan daha iyi olur. Çünkü kayınca korkup elini bırakabilirim. Ama sen elimden tutarsan, ayağım kaysa bile beni bırakmazsın.” Baba, kızının isteğini yerine getirir ve güvenli seyahat başlar. Kız artık mutludur.
            Hikaye2: Öğretmen heyecanla ders anlatmaktadır. Ancak, sınıftaki bir öğrenci ilgisizdir. Öğretmenin dikkatini çeker. Ancak ders temposunu bozmamak için müdahale etmez. Teneffüse çıkılırken, ilgisizliğinin sebebini öğretmen öğrencisine sorunca şu diyalog geçer aralarında;
“-Hocam, siz galiba bizi fazla ciddiye alıyorsunuz.”
“-Cem, tabiî ki seni ciddiye alacağım. Çünkü, sen demek gelecek demek.”
“-Ama annem öyle düşünmüyor. Geçende bizim komşunun çocuğuyla kıyasladı beni. Onu, ders çalıştığı için öve öve bitiremedi. Beni de yerin dibine sokacak gibi eleştirdi. Annem haksız çıkmasın diye ben de kafama göre takılıyorum Hocam.” (Cem, bu esnada beden diliyle aldırmaz bir tutum sergilerken, annesine de kendince sitemli göndermeler yapıyordu.)
“-Ama, babanın seni çok ciddiye aldığını düşündün mü?”
“-Hocam, babam ben uyuduktan sonra eve gelir. O, uyanmadan da ben okula gelirim. Pek görüşemeyiz. Beni ciddiye alıp almadığını nerden bileyim.”
Hikaye3: Başbakan bir okul açılışına katılacaktır. Önceden okula gelen güvenlikçiler eğitimli köpeklerle etrafı incelemektedir. Okulun içi-dışı didik didik edilmektedir. Sonunda görevini bitiren ekip, koordinatörünün yanına gelmiştir.
Sanki köpekler şöyle demektedir: “-Her tarafı inceledik, herhangi bir sıkıntı yoktur.”
Aynı okulun iki öğrencisi de yandan izlemektedir.
Muhabbet aynen şöyledir;
“-Şu köpeklere bak Yıldıray, ne kadar güzel eğitilmişler. Biz de 5 senedir bir çarpım tablosunu öğrenemedik.”
Yıldıray derin bir iç çeker ve pankartlara yazılacak şu sözleri söyler;
“-Özkan, işini bitirip de acayip giyimli polisin yanına giden köpeğe baktın mı? Polis, o köpeğin başını nasıl da ballı ballı okşuyordu. Benim başımı kimse okşamıyor ki!”
Hikaye4: Öğretmen sınıfta, ‘büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?’ diye sorar. Başarılı bir öğrenci acilen cevap verir:
“-Futbolcu olacağım Hocam.”
“-Niçin?”
“-Hayatta en çok alkışı onlar alıyor da ondan.”
***
Eğitim, yüreklendirmektir.
Yüreklere dokunmaktır, eğitim.
Aşkı bilenler, eğitimi aşka dönüştürebilirler.
***
Akşemsettin’i bulamayanlar çok daha Fatih ararlar!
Aşka ve adalete hasret yüreklerle vatan sevdası bu kadar öğretilebiliyor.
Sürpriz yok.
Önceki ve Sonraki Yazılar