Yasemin ÖZÇELİK

Yasemin ÖZÇELİK

BİR KADIN HİKAYESİ

 Güneş tepeden kavuruyordu, aylardan ramazan.. İkizlerin sınıfının iftar etkinliğine  gidiyoruz. Yolumuz şehir içi ulaşımına uzak ve ikizler de oruçlu.
Evden çıkınca taksi çağırmayı düşünüyorum . Telefonu kurcalarken siyah, modelini bilmediğim büyük bir araç yanımızda duruyor. 
 
-Aşağı mı gideceksiniz ? 
Evet, diyorum.
-Bırakayım sizi.
 
Tanımıyorum ama öyle içten cıvıl cıvıl bir kadın ki , hem ramazan hem oruç hem güneş ,tam taksi bakınırken hızır gibi yetişmiş oluyor. Araca biniyoruz,  yolunun üstü olmamasına rağmen gideceğimiz yere kadar bırakıyor bizi.
 
Çocuklar bu sizin şansınız,  deyip  gülümsüyorum. O günden sonra zaman zaman aynı  kadınla karşılaşıyoruz,  hoş sohpeti eşliğinde bırakıyor beni hep gideceğim yere.
Yaşca benden büyük . Rize'ye gelin gelmiş cesur bir kadın . Babasını küçük yaşta kaybetmiş. Çocukluğunda annesini inek beslerken süt sağarken izler ve hep "Büyüyünce ben de inek sağacağım" dermiş. Hayvanları,  doğayı içinden gelen doğallığıyla seviyor,  o anları anarken bile sesinin tonundan belli oluyordu.
 
''Bir gün"  diyormuş, "Bir gün benim de ineklerim olacak. ''
 
Evlenince çocuklar falan derken belli bir süre geçince kendi paramı kazanmalıyım diye düşünüyormuş. Eşinin tüm karşı çıkmalarına rağmen her yaz amcasının  çaylarını  kendi toplayıp paralarını biriktirmiş. Çay bahçelerini, otları, bitkileri öyle çok seviyormuş ki adeta bahçeleri işlerken yaptığı işe dönüp hayran olurmuş.
 
Her şey güzelmiş,  onun çocukluk hayaliymiş inek bakmak . Bu hayalini annesine açınca annesi ona yeni doğan buzağını vermiş. Bir kadın hikayesi böylece hayalleri doğrultusunda yol almaya başlamış.
 
Önce bir buzakla başlamış, onu çok sevmiş, yanlız olmaz bu demiş ve ona bir arkadaş inek almış. O hayal gerçek olmuş , artık o ineği sağıyormuş. Seviyor, besliyor, temizliyor ve sütünü sağıyormuş . Mutluymuş, neşeli ve cesurmuş.
 
Elinde orağı çevre bahçelerdeki otları kesiyormuş . Bahçe kazıyor ama bu işi ihtiyaçtan dolayı değil sevdiği için yapıyormuş.
 
Evde taze mis gibi süt yoğurt  ve bunları ürettiği için mutlu bir kadın...
 
Bir hayali daha varmış onun: bir arabası olmalıymış. Tabii ki eşi buna da rıza göstermemiş . Kadın şöför bu yokuşlu yollarda yol olamaz, tehlikeliymiş eşine göre. 
 
Cesur kadın... Hayalini gerçekleştirmek için çaba sarfetmeye karar vermiş. Yine  yaz gelmiş, o yine çay bahçelerine gidip çayını toplamış . İneğini bakmış, tavuklar satın almış . Bağ bahçe, sebze, çay derken bir yaz daha geçmiş . Artık ikinci hayalinin gerçekleşmesi vakti gelmiş.
Yeterli para hazırmış artık. O sevdiği işleri yapıp bundan keyif alıp üzerine bir de para kazanmış.
Araba konusu açılınca eşi yine müsade etmemiş ama kadın öyle sabırlıymış ki sabırla hoşgörüyle eşinin ikna olmasını beklemiş.
 
Ve beklenen an gelmiş.
 
Eşi gidip kendi elleriyle  arabayı alıp getirmiş. Kadın mutluymuş ve bu mutluğunu tüm insanlığa yansıtacak kadar neşeli hayat dolu.
....
Arabaya her bindiğimde ben soruyorum, o anlatıyor. Anlatırken de sanki o anlar yeniden yaşıyor . Ne benim kim olduğumu biliyor ne de anlattıklarının bir gün kalemime satır olacağını düşünüyor.
Bazen ineğini beslediği yere yanına gidiyorum. Ben hayvanlardan korkuyor ve  hiç yaklaşmıyorum yanına . Bahçeye yanına gidip seyrederken onu yaptığı işi ,bir çocuğun yeni aldığı oyuncağıyla oynadığı heycanla yaptığını fark ediyorum. Otları avuçlayıp ağıla sokuyor ,kapı bacayı süpürüyor ,ineğin gübresini anında bayçeye yayıp üzerini kazıp toprağa karıştırıyor. Elleri hiç boş durmuyor, sürekli kazıyor, tohum fide dikiyor. Oldukça düzenli...
 
En küçük bir ekmeği ,meyve kabuğunu ziyan etmiyor, topluyor, ineğe tavuklara veriyor. Zamanla görüyorum ki o bu civarlarda herkesin her işine koşan, yardımcı olan, yolda gördüğü herkesi aracıyla bırakan ve doğayı tüm insanları ,hayvanları ,otu böceği, dağı, taşı seven bir kadın...
İyiliği iyilik yapmış olmak için yapmayan iyiliği hayat felsefesi yapmış gerçek bir gönüllü kadın.
Şimdilerde ise feritiko kursuna gidiyor el tezgahında kendir ipinden dokunan feritiko yu öğreniyor dokuyor kimbilir feritiko hayatına nasıl bir dönem ekleyecek.
En son gün...
.....
Sağanak yağmur... Hava buz,  eve geleceğim. Yol boyunca sohpet ediyoruz ve kararlıyım. Yarın Dünya Kadınlar Günü'ydü değil mi? Herkes birilerini yılın kadını gibi sıfatlarla onure ederken yaşamımın bu son bir yılında tanıdığım ve benim için yılın kadını olan bu cesur kadının hikayesini kalemim elverdiğince kaleme almayı doğru buluyorum.
 
Ne kadar başardım bilmiyorum . Çünkü onun hikayesinde de bilmediğim ya da kalemime sığdıramadığım bölümler mutlaka var. Ben dilim döndüğünce, yüreğim elverdiğince sevdim, yazdım, okuma kısmını da size bıraktım. 
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'müz kutlu ve de mutlu olsun işallah. Dilerim toplumun anası ve ana adayı olan tüm kadınlar bir gün hak ettiği değeri bulur.
 
Güçlü kadın değil hayallerini gerçekleştirecek kadar cesur ve mutlu kadın olmamızı dilerim .
 
Sevgiyle kalın 
 
Önceki ve Sonraki Yazılar