Tuncer ERGÜVEN

Tuncer ERGÜVEN

ORTA DOĞUDA TÜRKİYE NEDEN SAVAŞIR

ORTA   DOĞUDA TÜRKİYE NEDEN SAVAŞIR ,
 
TARİHİN DERİNLİKLERİNDEDN GELEN DÜŞMANLARI KİMLERDİR.
 
 
Anadolu coğrafyasında egemen olan Türkiye cumhuriyetinin aslı unsuru Ne mutlu Türküm diyebilen milletimizdir ,bu milletin tarihteki ve uluslar arası siyasi adi Türkiye milletine de Türk Milleti denir.Orta doğuda ve Anadolu da egemenlik kuran Büyük Selçuklu İmparatorluğu,Anadolu da Selçuklu devleti ,Suriye de kurulan Selçuklu devleti ,Anadolu daki beylikler ve onların içinden çıkan Kayı aşireti beyi Osman Beyin kurduğu Osmanlı devleti kuruluş etnisite si itibari ile Türklüğe dayanır ve Bünyelerinde ki , Türklere dayanır.
Osmanlı devleti büyüdükçe diğer milletlerde aynı çatı altına alındığı için imparatorluk olmuştur.
İmparatorluğun anlamı ana devletin bir çok devlet ve milleti boyunduruğu altına alarak kendi milleti haline getirmesi,onların can ve mal güvenliğini sağlaması ile mümkündür.
Osmanlı gibi Tüm İmparatorluklarda da bu nitelik vardır. Ancak son 200 yıl bu özelliğini muhafaza edemediği için imparatorluk yıkılmış ,Osman beyin devleti de sevr anlaşması ile Rus-Yunan-Fransız-Arap-İngiliz –İtalyanlarca ,Ermeniler tarafından pay edilirken Kürtlerde sıraya girmiştir.
 
 Tarihin derinliklerinden gelen Hunlar,Göktürkler,Hazarlar,Cengiz,Altınordu,Timur,Selçuklu imparatorluğu da aynı karakteri taşır.Bu devlet ve sonrasındaki imparatorluğun asıl etnik unsuru Türklüktür.Osmanlılar Türklüğü öne alan asıl özelliklerini bırakıp malum özellikleri ,mezhepçiliğe ,eyalet ve özerklik sistemlerine geçerek merkezi otoriteye ağırlık verdikçe , mütegallibe,ağalık,şeyhlik,beyliklerle halk yönetilmeye başlandıkça çökme başlamıştır.
 
Dünya tarihinin 3000 yılında yer alan Türk imparatorlukları topraklarında kalan bu halkların devlet yöneticileri halklarına hala daha Türkleri düşman gösterirler.Türklerin topraklarını nasıl işgal ettiklerini insanlarına nasıl zulmettiklerini anlatarak din ve mezheplerini kullanarak millet kavramını oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Dillerinde 4000 kelime Kuman Türkçesi bulunan Sırplar bile Türk düşmanı iken aynı coğrafyada hudutlarımızı paylaştığımız Rus-Yunan-Bulgar-İran-Gürcistan-İrak-Suriye-Yunanistan ve Araplardan dost ve müttefiklik beklememiz hayalden öte değildir.
 
Bu gün ve son 90 yıldır bölgemizde Türklüğe güç veren,Türk milletine bağımsızlık veren ve güçlü Türkiyenin mevcudiyetini Osmanlılığa - komşu ülkelerin ve Sevrdeki paylaşımcılara ve imza atanlara borçlu değiliz.
İşte bunu doğrulayan Mustafa Kemalin görüşlerine bir göz atalım.
‘’ Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlar tarihinde görülmemiştir. Türk milleti, halk idaresi olan Cumhuriyetle idare olunur bir devlettir. Türk devleti laiktir. Her reşit dinini intihapta serbesttir. Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım. Türk’ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır. Türk milleti, güzel her şeyi, her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin fevkinde tapındığı bir şey varsa, o da kahramanlıktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni tesis eden Türk halkı medenidir. Tarihte medenidir, hakikatte medenidir. Bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve hakimiyeti için fedakâr bir halktır; bunu ispat etti. Milletimiz yaptığı inkılabatın kıskanç müdafiidir de. Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz. Ölmek isteyen bir milleti hiçbir kuvvet kurtaramaz. Türk milleti ölmek istemez, o daima yaşayacaktır. Türk esaret kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. Türkiye halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklali bir lâzımei hayatiye telakki etmiş bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Türkiye devletinin istiklali mukaddestir. O, ebediyen müemmen ve masun olmalıdır. Büyük şeyleri yalnız büyük milletler yapar...
Hiçbir millet, milletimizden çok yabancı unsurların inanış ve adetlerine saygı göstermemiştir. Hatta denilebilir ki, diğer din sahiplerinin dinine ve milletine saygılı olan tek millet bizim milletimizdir. Fatih İstanbul’da bulduğu dini ve milli teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum Patriki, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Kategigosu gibi Hıristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her türlü serbestlik verildi. İstanbul’un fethinden beri, Müslüman olmayanların sahip kıldıkları bu geniş imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en hoşgörülü ve iyiliksever bir millet olduğunu kanıtlayan en açık delilidir...
Bütün dünya bilmelidir ki; Türk milleti, artık geçmişin bin türlü kötülüklerinin eseri olarak dimağında yer tutan pası tamamen silmiştir, gözleri önünde her gün biraz daha biriktirilmek istenilen bulutları kesin olarak dağıtmıştır. Artık bütün anlamıyla ve bütün çıplaklığıyla hakikati görüyor ve anlıyor. Bu milleti, bütün varlığıyla, temas ettiği hakikatten ayırmak, hakikate yürümekten alıkoymak imkân ve ihtimali kalmamıştır. Türk milletini, kendi özvarlığını bile anlamaktan men eden sebepler ve engeller yok edilmiştir, yıkılmıştır ve durmadan yok edilecek, yıkılacaktır. Herhalde millet, tuttuğu yolda süratle, şiddetle yürüyecek mutlaka layık olduğu saadet ve selamete kavuşacaktır. Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz. Bütün medeniyet dünyası bilmelidir ki, Türkiye halkı her medeni ve kabiliyetli millet gibi, kayıtsız ve şartsız hür ve bağımsız yaşamaya kesin olarak karar vermiştir. Bu tamamen doğru kararı bozmaya yönelik her kuvvet, Türkiye’nin ebedi düşmanı kalır. Bu hususta medeniyet ve insanlık dünyasının saf ve temiz vicdanı muhakkak Türkiye ile beraberdir. Milletimiz hiçbir vakitte düşmanlarımızın kabul ettiği gibi hukukuna ve istiklaline yabancı değildir. Aksine milletimiz büyük bir aşk ile ve aşk bağı ile, vicdan bağı ile istiklâl ve haysiyetine bağlıdır ve yine milletimiz içerdeki cahil ve gafillerin ve hainlerin kabul ve ifade etmek istedikleri şekilde değildir. Türkiye Devleti ve Türkiye’de yaşayan halk kayıtsız şartsız bağımsızdır ve kayıtsız şartsız bağımsızlığını korumak için mücadele eder. Türkiye halkı ırksal veya dinsel kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve menfaatleri ortak olan bir toplumdur... Türkiye halkı mütevazı milli sınırları içinde bütün uygar insanlar gibi tam anlam ve kapsamıyla hür ve bağımsız yaşayacaktır...
Atatürk e göre, her millete uyabilecek bir tarifi  bir göz atalım ve sonra Türklük Tarifine bakalım.
a) Zengin bir hâtıra mirasına sahip bulunan;
b) Beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimî olan;
c) Ve sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleşmesinden vücuda gelen cemiyete
millet namı verilir.
Osmanlılar toprakları içindeki Arap-Yunan-Sırp-Macar-Romen-Bulgar- halkları Türkleri sevmez.Zaman zaman duruma göre sever görünecek güzel laflar ederler fakat liderleri halklarına yüzlerine dönünce kinleri ile o milletlerini bize karşı besler,koşullandırırlar.
Çünkü onların hepsinin Türk Milleti ne karşı ırksal,dinsel,mezhepsel sorunları vardır.Buna rağmen o coğrafyalarda Türklüğü bizlerle paylaşan Türklerimiz vardır. Çünkü gaziye göre Türkün tarifinde kendilerini bulabilirler.
ATATÜRK e Türk nedir? diye sormuşlar. işte ATA nın cevabı;
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
GAZİ MUSTAFA KEMAL"
Yukarıdaki üç alıntı yı okuyup kendisini bu guruptan hisseden insanlar var ise Dini-mezhebi ,bulunduğu coğrafya ve ülkesi neresi olursa olsun o insanlar TÜRK tür. Eğer gücümüz yetiyor,sözümüz geçiyorsa ve kendi ülkemizin ekonomisine zarar vermeyecekse onlarla ilgilenmemiz,sorunlarına çare aramamız, insanlık ve milli görevimiz olduğu kadar mezhepçiliğe kaçmadan dinsel görevimizdir.Buradaki dinsel görev cihat değildir.
Şimdi bu noktada şunu düşünelim biz ABD ile işbirliği yapmadık Irak işinde dışında kaldık çuvalı başımıza yedik.Tüm arap alemi ABD ile sarmaş dolaş.Tek bir Arap ülkesi Kıbrıs ta bize destek vermiyor.Şimdi ABD ve Batı istediği için Suriye ile neden kavga ediyoruz ve olası bir savaşta dort tarafımızdaki düşman devletlere bize karşı olmaları için zemin hazırlıyoruz.
Yukarda ki Mustafa Kemal öğretilerini tekrar okuyalım ve bu işte Türklüğün ve Türk milletinin ne menfaat vardır ona bakalım.Yoksa Arabın bizi sevmesinin veya sevmemesinin Türk milleti için fazla önemi yoktur.
Önceki ve Sonraki Yazılar