Tuncer ERGÜVEN

Tuncer ERGÜVEN

TÜRKİYE KENDİSİNE MUHATAP ARAMAK DURUMUNDAMIDIR .


Daha önceki yazılarımızda Osmanlıdan beri azınlık ve etnik ihanetleri , aşiret ihanetlerine ayrıntılarla yer verdik.
Bu yazılarımızı yazarken dersim dışındaki ihanet ve isyanlara kısaca yer verirken isyan nedenlerini ve sonuçlarını analiz ederken Kendisini Kürt olarak ifade etmek isteyen yurttaşlarımızı kendimizden ayırt etmedik. Onları eşit ve eş yurttaş olarak görmeye devam etmekteyiz. İsyanları yapanları ve isyanları yapan bazı aşiret temsilcilerinin bir kısmını Türkiye cumhuriyetinin kurucu yurttaşları olarak görmemekteyim.Ancak burada aşiret reisleri ile aşiret üyelerini ayırmaktayım ve aşiret üyelerini isyana katılsalar bile suçlu görmemekteyim.Çünkü aşiret üyeleri reislerinin ,şeyhlerinin ,ağalarının emirlerinin dışına çıkamazlar.Yavuz Sultandan beri kurulu gelen sistem gereği o yurttaşlarımız önce aşiret reislerine bağlıdır,reislerin izni ile ve takdiri ile askere gider veya devlete vergi verirler ,hatta nüfus   kayıtlarını bile aşiret reislerine sorarak yapabilirlerdi.Bu durum ülkenin diğer yurttaşları için garipsenebilir ,fakat gerçek budur.Bu nedenle de ben bu yurttaşlarımızı suçlamayı içtenlikle istememekteyim.hata Devletindir ,bizimdir .Bu insanları bu noktada ötekileştirdik.Bu insanlarımızı bir süre devletten memnun olmayan aşiret reisleri gibi yerel otoriteler  emrinde bulunmalarına demokratik dönem dahil  devlet ve siyasal yöneticiler seyrederken , 1970 sonrası sol adına başlayan PKK ve KCK , BDT ye dönüşen orta sınıf ve yönetilen sınıfın katıldığı son kalkışmayı , iyi okuyamadık.Kurulan örgütlere zamanında yeterli teşhis koyamadık. Kurulan ve kalkışan örgütün uluslar arası desteğini zamanında göremedik ,gördüğümüz de imalarla geçiştirdik.  
1980 lerde 3-5 çapulcu diyenleri hatırlayın,1990 la ra girerken Kuzey Irak 36 paralelin kuzeyinde özerk devletle Türkiye + Kürt federasyonunu  ülkemize önerenleri , AB ye girmek Diyarbakır dan geçer diyen  yüksek , çok yüksek nitelikli devlet adamlarımızı gördük.
1992 Yılı itibariyle kalkışmanın doruğuna gelince Ordu+Polis+Hükümet ve siyasi iktidar işbirliği ile PKK nın sonuna gelinirken ülkede bundan rahatsız olanları gördük..PKK lideri Öcalana ! ..size suikast yapacaklar diye operasyonu haber veren jurnalleyen devlet adamlarımızı !.. gördük.
Devlet hakimiyetinin yeniden tesis edilmesinden rahatsız olan , ayrılıkçılara paşalık verelim Bodruma gönderelim ,bölgeye de özerklik verelim ,Kürtçe resmi dil olsun,Kürtler ana dilleri ile resmi dil eğitimi görsün diyen düşünürlerimizi gördükten sonra Şimdi Türkiye ye  BDT ,Kandil,İmraliyi muhatap alıp bu işi çözmeye mecbursunuz diyerek toplum mühendisliği yapanları görmekteyiz.
Hükümet gerçeği görmüş ve söylemektedir.’’ …. Ben Kandil ,İmrali ve onlardan emir alan BDT ile bu meseleyi görüşmem,Devlet kurma amacıyla örgütlenen KCK yı muhatap almam derken ,baslında bir muhatap olacak bir örgüt ,siyasal yapılanma veya lider olmadığı içindir.
Muhatap aramaya da gerek yok çünkü muhatap Türkiye de yaşayan 75 milyondur ve bunun içinde yukarda ki tanımlarımızda yer alan etnik olarak kendisini Kürt sayan yurttaşlarımızdır.
Eğer Türkiye ye birileri bu sorunu karşımıza bir muhatap bulalım diyerek dayatıyor veya öneriyorsa bu iç ve dış organize bir planın uygulamasıdır.Bu uygulamadan şiddetle kaçınılmalıdır.
TBMM meclisi 75 milyon yurttaşın meclisidir. Meclis oturur ,bir genel görüşme açar,komisyonlar kurar ve Yurttaşlarımızın varsa insan hakları çerçevesinde ,ulus devlet yapısında , Anayasada ki Türklüğün gerçek manası olan Türkiyede ki tüm yurttaşları kapsayan etnisiteleri kapsayan manada Türklü olduğunu ,kafatasçı Türklük olmadığını kabul ederek sorunları ve eksiklerimizi tespit ederek ,sorunları çözebiliriz.
Vazgeçilemeyecek husus Üniter devlettir.Bu devletin adı,Türkiyedir.Türkiye devletinin resmi dili Türkçedir.Ancak Etnik aidiyete sahip olduğunu ileri sürenler seçmeli olarak tecihli diller arasında kendi dillerini okuyabilirler.Konuşabilirler,Üniversitelere bu konuda kürsüler kurulabilir,araştırmalar yapabilirler .
Yerel Yönetimlerde ki etkinlikler daha artırılabilir. Ancak verdikleri, vergi oranında genel bütçeden pay alabilirler.Elektrik paralarını ödemeyi,vergi vermeyi,askere gitmeyi ,bölücülere karşı olmayı her yurttaş gibi onlarda üstlenmelidir.
Bunları sağlamak için muhatap TBMM üyeleridir.
Ancak Yerel özerklik verilemez.Kürtlerin tarihte ulusu ve devleti yoktur.Olmamıştır.Esassen dilerlide 4 türdür ve aralarında anlaşamazlar.Dolayısı ile karadenizlilerin isteyen Lazca öğrenebileceği gibi ,doğulularda zazaca,kırmanca, gibi dilleri,Süryaniceyi,Rumcayı,İbranice yi,Gürcüceyi,Çerkez ceyi vs. isteyen öğrenebilir.Devlette be dilleri tercih eden öğrencilere öğretme tedbirleri alır.
Tarihte bazi aşiretlerin yönetim özerkliğinin nasıl işlediğini yazmıştık.Bu özerk liderler ve aşiretlerin nasıl Osmanlı ve cumhuriyet döneminde isyan ettiklerini de görmüştük.O halde bugün özerklik demek yarın toplu halk isyanına hazırlık demektir.BU nedenle coğrafik özerklik liği kimse düşünemez. Ayrıca orada Kürtlere ait bir coğrafya yoktur.Bölgedeki Kürtleri-Ermenileri-Türkleri ( İskitler,kimerler,Avarlar,sab,rler,hunlar,Moğollar,kuman-kıpçaklar,Çepniler,Peçenekler,Timur,medler,Araplar,Selçuklular,Türkmenler lerin ardılları)-Arap kökenlileri ülkemizin eşit yurttaşı iken Kürt milliyetçilerinin emrinde köle sınıfına terk edemeyiz.
Ülkemizde ki bir kısım aydınlar ,200 senelik tarihimizde Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde isyan edenler , doğuda ve batıda,kuzeyde ve güneyde ve orta Anadolu da Kürt asıllı olup bu devletin kaynaklarından zengin olanlar,Osmanlı ve Cumhuriyet sayesinde aşiretlerini, korurken ülkenin her yerine mal varlığı olan ve de aslı etnik olarak Kürt olanlar.Tüm bunlar olurken  nerede,ne tarafta durmaktadırlar.Onların yaşadıkları ,mutlu oldukları bu devlete ve 75 milyona borçları yok mudur ?
Özerklik demek bir iç göçle de sonuçlanabilir.Doğuda özerklik sonucu oluşacak yerel yönetim kadrolarında kimler yer alacaktır.Kim bilir belki de Osmanlının ve cumhuriyetin Ağalara,şeyhlere ,beylere,aşiret reislerine tanıdığı güçlü yerel yönetme erkini bulamayabilirler ,bu nedenle batıdaki egemenlikleri de kaybolabilir.Böylelikle düzen değişebilir.
Tüm bunlar bana şunu düşündürmektedir.Muhatap aramaya gerek yoktur.Muhatap TBMM ve Türkiye yurttaşlarıdır.TBMM her güçlüğü isterse çözecek yetki ve kabiliyettedir.beklediğimiz bu yetkiyi hiçbir ülkeyi,coğrafyayı ,etnisiteyi muhatap olarak görmeden tüm halkı muhatap görerek TBMM yı çalıştırmaktır.
Önceki ve Sonraki Yazılar